dün gece oğlum Ali Hüsrev’i uyuturken aramızda geçen diyalog:
– oğlum, sana hz. Ali’nin hikayesini anlatayım mı?
– hayır, bana jet uçağının hikayesini anlat!
– tamam. şimdi bir gün hz. Ali jet uçağına binmiş!
(…)
– ama oğlum, hz. Ali çok kuvvetli biriymiş, onu kimse yenemiyormuş.
– hayır, ben daha kuvvetliyim. benim kuvvetim uzaya kadar!
– uzaya kadar mı?
– evet, uzaya kadar. uzayda ne var biliyor musun?
– hz. Ali?
– hayır, hz. Ali dünyada!
(…)
– kocaman bir kılıcı varmış oğlum, ismi Zülfikar. bir de atı, onun adı da Düldül…
– çok mu büyükmüş kılıcı, (elini her iki yana kocaman açarak) bu kadar mıymış?
– eveeeet!
– o zaman hz. Ali çok büyük bir kahraman!
– evet oğlum, çünkü hz. Ali her gün yumurtasını ve sütünü yer, bitirirmiş.
– ben hz. Ali’den daha büyük bir kahraman olucam! senin sütünü ve yumurtanı da ben bitirecem!