madem birdir ikisi niye yalnız uçarsın
göğü verseler sana turnam kanadın mı var
musahibin öldü mü dar dünyaya düçarsın
dört bucağı dolaşsan konacak dalın mı var
deli dersin özüne derdimizi sınarsın
bizde gönlü boş veren nal gibi akıl mı var
hiç çıkmamış yangına durduk yere yanarsın
doğru baksan görünür yalana asıl mı var
gönül ağza dayanmaz sözü boşa yorarsın
bin kez sövsen adımı dönüp aldıran mı var
ne ağlasan kendini akan yaşa sorarsın
seni de hüseyin’den gayrı yandıran mı var
ayna tutma yüzüne kendini sen sanırsın
ben dedikçe kendine secdeye yüzün mü var
nazar eyle özüne beni ordan tanırsın
çekinme ecelinden kal diye sözün mü var
derman sorsam anlamaz dert çölünü bilirsin
tabip gelse evine yarana merhem mi var
usta görmez elini koy perçemin belirsin
dört yüz okkan bir olsa tartmaya dirhem mi var
kapıları tutmaktan eşiği mülk bellersin
şol toprağın altına satacak derin mi var
hak için savaşanı ebu turab eylersin
çekilmişse zülfikar kaçacak yerin mi var
hak muhammed ali’dir ahim daha ne bilsin
gayrı aşık sözünden verecek yemin mi var
rızanın şerbetini sıdk ile sabır içsin
sadık olmayan candan erecek demin mi var