vurma zahit başını cihanın karasına
ne seda var ne ziya ne lezzet var ne doku
ölümle yırtılacak perdenin arkasına
karanlık bir esîr’den dal da burhanın oku
aleme teşbih gerek hakk üryanken yakıcı
yok iken var’ı soran var ile bulur yoku
ahiri evvelden bil sanma hızır yıkıcı
musa’nın aklın çıkar cümle nihanın oku
ne sebepler zay’ oldu mucize kisvesinde
cüzler ha parelenir havanda külse soku
ikrar diye görünür irade işvesinde
yapacak yokmuş gibi kader fermanın oku
başa gelen hep hayır rızanın sofrasında
şer diyerek incitme aç kalkan sever toku
zahit lokma neyine dünyanın tafrasında
kusur ört hırka ile derde dermanın oku
günahtan sorar isen ömür sana nedamet
cehennem özlemektir aza terk etme çoku
hicaptan çıkamazdın olmasaydı merhamet
tövbenin kapısına varıp meydanın oku
unut zahit bildiğin ne varsa sen de unut
söz söylemez göz görmez sırra sürünür koku
arasan bulamazsın dilsize vitir kunut
yüzün şah’a dönerek açıp furkanın oku