rastlaşmasak bulanır kırbaç tutan gözlerin
ardındaki yalnızım, üfledin mumu gittin
uzakta uyuyunca sandın ki söner kandil
bir bakıma eksikti, her bakımdan çekinik
yakandan bir gül düştü, dağıttın ezip geçtin
denize sarı düştü, sen buna inanmadın
başını kaldırsaydın güneşteydi mavilik
dudakların birleşti açılmadı bir daha
topladın bavulunu gözyaşların döküldü
sığmadı ikimize bir kılıcın gezliği
dışına yuvarlandık birlikteliğin
ardındaki yalnızım, öncende küflü bir söz
yosun tutmuş bir milat sarkıyor çevremizden
omuzlarımız gergin o yükü taşımaktan
sana avam geliyor gece gelen su sesi
ben ise şarkılar besteliyorum ondan
yatkınım dudaklarını aralayan her söze
bohçan çözülse yeter, gönlü olur boşluğun
bir rüzgar efil efil seslese bu sükutu
akşamları çığlığı duyulur olur günün
yatkınım gözündeki o merdiven boşluğa
bakışların takılmış benli bir oruçluğa
gölgeni unutmuşsun bir gün geri almaya
geldiğinde hüzünden o parmağa bak
sen yokken ben senle nişanlandım, üzgünüm
bir genç kız ölüsünden yüzük yaptılar bana.