Palasyo, iyi dost,
giydirmede mi bahar
nehir kavaklarının dallarını
ve yolları? Bozkırında
yüce Duero’nun, gecikir Bahar,
ama ne güzel, ne tatlıdır vardığında! …
Yeni yaprakları var mı
yaşlı karaağaçların?
henüz çıplak kalmışlardır, akasyalar
ve karlıdır tepeleri sıradağların.
Monkayo’nun yücesi, ah, beyaz ve gül rengi,
orada, Aragon göğünde, ne güzel!
Çiçek açmış böğürtlenler var mıdır
gri kayalar arasında,
ve beyaz papatyalar,
zarif yeşilliklerde?
Varayazacaklardı leylekler
o çan kulesi için.
Buğday tarlaları olacak, yeşil,
ve koyu renkli katırlar, ekin zamanı,
ve gecikmişe benzeyen çiftçiler
nisan yağmurlarıyla. Şimdi arılar
özünü alacak kekiğin ve biberiyenin.
Çiçeklendi mi erik ağacı? Kaldı mı menekşeler?
Gizli avcılar, tuzak düdüğü
keklikler için, uzun pelerinler altında,
ıskalamayacaklar. Palasyo, iyi dost,
kıyıdalar mı şimdi bülbüller?
İlk süsenlerle
meyve bahçelerinin ilk gülleriyle,
bir mavi akşam, Espino’ya çık,
senin toprağının olduğu yüce Espino’ya…