İtmeseydi ism-i sultânı eger der-ber-nişân
Sadr-ı yarlıg-ı belîgi eylemezdi yer nişân
Olmasaydı hükm-i şâhî bir şeh-i kişver-küşây
Başına tâc olmaz idi zer-nigâr efser-nişân
Tâbi’ ü fermân-berîdür halk-ı ‘âlem hikmetün
Yiridür mühr-i Süleymâna disem benzer nişân
Heft kişver şâh-râh-ı taht-gâh-ı hükmine
Yidi tûde hâke benzer ki kona yer yer nişân
Üç ‘alemdür üç elif olsun muzaffer dâ’imâ
Der-pençe satrdan saf saf ‘asker nişân
Almaga bir kişveri bir halka-i tevkî’ bes
Nev-’arûsa nitekim hâtem olur ekser nişân
Hükm-i şâhi bir zemîni ak kemhâdur dü-reng
Vâkı’ olmışdur kenârunda anun Ülker nişân
Dâire çekmiş ki ins ü cinni teshîr eyleye
Eyleyüp dilde Süleymân nâmını ezber nişân
Genc-i emr-i şâhiyi hıfza tılısm-ı hükm ile
Ejder-i bî-cândur itmiş kuyrugın çenber nişân
Yâ meger tâk-ı felekdür devre-i tevkî’-ı şâh
Rîkler üstinde olmış câ-be-câ ahter nişân
Yâ meger bir nev-civân-ı nagz-ı hatdur hâl dâr
Zer varakla eylemiş ebrûsına zîver nişân
Pîç pîç ü çîn çîn ü halka halka ham-be-ham
Pür-kirişme ‘işve-ger bir kâküle benzer nişân
Kadr ile bir şem’-i kâfûr berâtıdur hüküm
Şu’le-i ‘âlem-fürûzıdur yanar par par nişân
Peykdür yâ emr-i şâhî ‘âleme iblâg içün
Var tugrâdan miyân-bendinde hançer zer-nişân
Kendüyi çeker çevirür hükm-i şâha cest olur
İki üç yirden miyânına kemer baglar nişân
Bir kalenderdür elif tâc ile seyr eyler berât
San kemer-bendinde tugrâ bir kedû-yı zer-nişân
Turfetü’l-’ayn içre olur küngür-i ‘arş-âşiyân
Çün kanat büküp idüp pervâz aça şehper nişân
Kalb-i sahtın mûm ider gâhî niçe sengîn dilün
Gâh olur kim sikkesini mermere kazar nişân
Gâh olur nâr-ı celâle vâdî-i Eymen olur
Gâh olur nûr-ı cemâle manzar u mazhar nişân
Gâh dûdı cânda işler cân bagışlar ki dahı
Gâh sûr u gâh mâtemde olur micmer nişân
Geh kaşıkla aş virüp sapıyla geh göz çıkarur
Feyz-i nef’ü zarr ider hem bahş-ı hayr u şer nişân
Gâh olur kim bir bege ma’zûl börkin giydirür
Gâh olur bir bendenün başına tâc-ı zer nişân
‘Âleme kef-i kifâyet şânın açup gösterür
Kabza-i hükmümdedür ‘âlem dimek ister nişân
Hûb-ı mâder-zâde çekmez minnet-i meşşâtayı
Lâciverd ü hall ile ârâyişi n’eyler nişân
Ârzû-yı dest-bûsunla gezüp elden ele
Der-be-der oldı cihân içre niçe yıllar nişân
Mîr-i mîrân Hüsrev-i devrân güzîn-i serv-revân
Hâk-i pâyünden gözine tutiyâ ister nişân
Matla’-ı mihr-i ma’ârif menba’-ı nehr-i kemâl
Dest-bûsunla senün ‘unvân kesb eyler nişân
Turre-i tevkî’ ile Hazret-i Fârûk-veş
Zülfekâr hâmesi ile Haydar-ı saf-der-nişân
Sâye-i destinden ayru kara-pûş olup midâd
Hâmenün kanı kurur düşer be-gâyet ter nişân
Hidmet idüp tîr-i bahtuna kazâ ile kader
Cem külâhın Erdevan tâcın diküp eyler nişân
Nâm-ı pâkün itmiş idi hüsrevâ hırz-ı lisân
Böyle itmezdi musahhar dehri ser-tâ-ser nişân
Benzemez her mîr-i mîrân sana kadr u câhda
Nitekim tevkî’-i sultânî olımaz her nişân
Göz göz itmiş sînesini zahm-ı tîr-i intizâr
Bunca gözle kapuna yüz sürmege gözler nişân
Ol gubârı hükm-i kadrine ide rîk-i nişân
Bulsa tugrâyı itün izin kapuna ger nişân
Seyf-i kâtı’dur ki emrün varsa hükmi kat’ ider
Yazılı üstünde bir şemse zer-ender-zer nişân
Hükm-i ‘adlün şöyle münkâd itdi halkı şer’e kim
Kâdılar ihzâr-ı hasma virmez oldular nişân
Kâr-fermâ-yı cihân fermân-revâ-yı dehr iken
Zîr-i destünde senün mahkûm u fermân-ber nişân
Bir avuç toprak dahı virsen öper başına kor
Keçgül alup destine cûdundan eyler cer nişân
Zülfine salup girih çîn eylemiş ebrûların
Tâli’üm gibi bana kîn eylemiş benzer nişân
İki çâk idüp yakasını koyar başına hâk
Dâde gelmiş işigüne ‘Âşıka benzer nişân
Cism-i rîk-âlûdı pür-dâg ü elif gören sanur
Meşk içün yazmış debîr-i ‘ışk ser-tâ-ser nişân
Sahn-ı dilde nâvek-i bîdâdı bilinsün diyü
Hûn-ı dille üstine nâmın yazar dil-ber nişân
‘Âşıka çünki nişân u da’vaya ma’nâ gerek
Bu kasîde ‘Âşıkun da’vâsına yeter nişân
‘Aşıkı bir ad içün kul idinüp iden çerag
Ad içün komış cihânda çünki her server nişân
Kutlu güni togışından bellü dirler serverâ
Şi’rimün a’lâlugına matla’um yeter nişân
Gayrı ‘irfânuma eş’âr ile istidlâl kıl
Her metâ’un eylügine çün olur Ülker nişân
Sîne-i vîranda genc-i ihtisâsun defn idüp
Dâg-ı ihlâsunla ana eyledüm yer yer nişân
Behre-mend iken karâbetden kapun olmaz nasîb
Hırsı hırmâne olur dimişler ulular nîşân
Kâyinâtı ser-te-ser nâm u nişânun ide pür
Geh el üzre gâh başda eyledükce yer nişân