-I-
ölümsüzlük yalan, diyordu zaman
dinle bak, içindeki o lacivert uçurum
derin bir kuyunun hüzünlü şarkısıyla
çağırıyor seni hiç usanmadan
ama sen ölüm yokmuş gibi sev
ve dinle sevincin şarkılarını
hayat ağacının yapraklarından
çünkü yapraklar da uçuşur bir gün
sensiz de eser rüzgâr çıplak ağaçlarda
an kısadır ve aşk bir armağandır sana
-II-
duyuyordum, dinlemeyen ruhumdu
kalbim yalnız bir savaşçının korkularıyla
uçurum kadar derin bir hayat arıyordu
ve gerçek, melankolik bir anın aynasında
söndürdü kalbin ışıklarını
simsiyah labirentte meşalesini yakan
zamansız bir tanrı gibi belirdi zaman
ölüm, dedi tendeki sureti içindeki aynanın
alnında gezdirirken yalnızlık ellerini
an lacivert bir yalandır kendi zehrine tapan
acımadan emzirir zehriyle düşlerini
sordum ona, gerçek hangi yüzün senin?
dedi; ben gerçeğim, senden başka yüzüm yok
ölüm sensin ve ölüm tek sevgilimdir benim
-III-
kristal bir fanusa kapattım çığlığımı
sunmak için sonsuz tapınağın ilahlarına
hep birlikte girdik anın lacivert kapısından
ben, yıkılmış düşlerim ve aşk ve yalan
sunak taşında sessizce bekleyen zaman
merhamatle baktı uzun uzun yüzüme
dedi; acelen ne, şimdi gerçeksin, bu an
ölüm ülkesinden senin için çaldığım
ve sana verdiğim tek armağan
unutma düşlerini, kalbindeki gerçeği
çünkü yalan olacaksın birazdan