I.
arkada bırakıp toprak damları
sırtlarında kıstırılmış
bir yaşamın üzünçleri
sorunlarıyla geldiler
oğulları kızları torunlarıyla
yırtıp kimliklerini
hiç olmayan kimliklerini
yeni bir kimlik edinmeye
yeni bir yurt bulmaya geldiler
ekmek onlara uzaktı gülmüyordu
dağları aşıp ulaşmıyordu uygarlık
yoksa bir düş müydü özgürlük
bir sabah alacasında
o güzel düşün peşinde
yollara düştüler
bir umut bir ışık gibi geldiler
yorgunluk gibi indiler kentin otogarına
bir korku bir pişmanlık gibi
sokuldular birbirlerine aysız gecede
bekleyenleri yoktu karşılayanları yoktu
kente sığmayacak kadar çoktular
II.
mavisiz bir İstanbul’dayız
uzun karanlık gecemiz
onulmaz gurbetimizle
acı değişmeyen adresimiz yine
yalnız değiliz bir bakıma
her yer bizimkilerle dolu
o büyük yabancılığımızı saymazsak
istanbul giderek daha da Anadolu
hüznümüzdür yeditepe’den yükselen
kuşatılan biz miyiz yoksa İstanbul mu
sancır gece sonsuz gökdelenlere karşı
ak bir mendildir zaman siler acımızı
BEDRETTİN AYKIN