Cemâl Hoca
Ervâh-ı ezelde bezm-i elestde
Cem olup huzûr-ı Rahman’a geldik
İkrarımız belâ, özümüz meste
Eli bağlı saf saf divana geldik
Müdamî
Ervah-ı ezelde yaradılışta
Belâ diye tamam imana geldik
Nûr-ı Muhammed’i ilkin görüşte
Şefaat umarak güvene geldik
Âşık Ömer
Dokuz yüz kırk iki tarih bu zaman
Kars denen belde-i törene geldik
Sevdanın elinden çekerik aman
Gönül metahını ziyana geldik
Nihanî
Üç yüz on sekizde hatm oldu gaflet
Sevda izhar oldu beyana geldik
Derûnumu yaktı ah ile hasret
Hasretlik ucundan amana geldik
Cemâl Hoca
Biz bir meclis tuttuk hayli dem anda
Birledik Mâbud’u ta o zamanda
Kâfirler küfründe, münkir gümanda
Şükür biz illâ da bu kâna geldik
Müdamî
Arşta nur kandili yandığı zaman
Melekler çarh edip döndüğü zaman
Âdem ki cennetten indiği zaman
Biz anın belinden cihana geldik
Nihanî
Kars ilinde oldu son toplanışlar
Ne güzel hengame, ne güzel işler
Nisan yağmuruna döndü alkışlar
Azm edüp sevgiyle seyrana geldik
Âşık Ömer
Bizler hoşlanmayız boşuna laftan
Günümüz geçiyor ah ile oftan
Bir Bardız’dan, Camuşludan, Poshoftan
Pınarlar misali tuğyana geldik
Cemâl Hoca
Biri Camuşlu’dan, biri Bardız’dan
Biri de Poshof’lu sayılır bizden
Mevla, düşmanları kahreyle tezden
Biz de bu niyetle cevlana geldik
Müdamî
Niyetin pek hoştur, rast getir Allah
Kahr olsun düşmanlar bulmasın felâh
Hükm-i tevârih bu, inandım billah
Tasdikimiz Kur’an, bürhana geldik
Nihanî
Beraberce yürür kurtlar, koyunlar
Ne güzel tarihtir, görene bunlar
El savaşta, bizde güzel oyunlar
Dem çeküp, şevkile demana geldik
Âşık Ömer
Zamanlar, zamanlar, geçip devretti
Felek gah lutfetti, gahi cevretti
Tâli‘ Viyana’yı en son Sevr etti
Atatürk denilen arslana geldik
Cemâl Hoca
Mürid irşad için, amele muhtaç
Kâmiller bâbında kemale muhtaç
Der ki Cemâl bizler Cemâle muhtaç
Yana yana yandık pervane geldik
Müdamî
Nam et Müdam, ezel bahtımız nurda
Tanıyan hep halklar, birlik ev orda
Bir arzum kabul olsaydı huzurda
Dest-bus eyleyip, demana geldik
Nihanî
Nihan koşar şanlı ordu sesine
Çünki damak vurmuş aşkın tasına
Şarklı bilginlerin toplantısına
Gerekse kan verip, kurbana geldik
Âşık Ömer
Âşık Ömer söyle dünya yürüsün
Gene gönülleri ateş bürüsün
Anlamayan güller, solsun kurusun
Biz dört içli bülbül figana geldik