Kaç oyuksuz mihrabı kaya sanıp geçmişim,
Kaç zemzemi serince bir su deyip içmişim,
Minber sahanlığını yayla sanıp kaygısız,
Seccadeyi ot diye çiğnemişim saygısız.
Gözüm birden açıldı hem düne, hem yarına
Dayayınca alnımı Ağrı’nın karlarına;
Hidayetin ışığı erişti gören köre;
Gözlerimin önünde belirdi birden bire
Üç yanım diz çökmüş, el açmış sular saran,
Dağ dağ minberleriyle bir yandan Hakka varan,
Üstüne gök kubbenin çatıldığı tapınak,
Eski boy boy göçlere bağrını açan konak.
Yiğitliğin kulesi, güzelliğin kumaşı,
İnsan yaratışının tarih boyu potası
Harcı insan kanıydı, tozları insan külü,
İçi dışı tütsülü, suyu seli büyülü…
Ya taş kesilip onu dinlemek istiyorum,
Ya dağdan dağa şöyle ünlemek istiyorum:
Ey yıldızlı fistanlar, ey topraklı mintanlar,
Ey bire on başaklar, otlar, dağlar, bostanlar
Ve daha sık boy atan destanlar diyarı hey!
Ey ilk büyük insanı doğuran ilk ananın.
Ey çilenin, cefanın, güvenişin, inanın,
İnce minarelerle Sinan’ın diyarı hey!
En uysal barışların, en çetin hamlelerin,
Oyalı sütunların, abide cümlelerin,
Nefi’nin, Mevlana’nın, Homer’in diyarı hey!
Ey şehrâyin geceler, İrem bağı sabahlar.
Yunuslar, Köroğlular, Seyraniler, Emrahlar,
Eşsiz sevaplar, eşsiz günahlar diyarı hey!
Ey sebiller, kubbeler, hanlar, kervansaraylar,
Yola düşen gölgesi zafer olan alaylar,
Ey sinsinler, horonlar, halaylar diyarı hey!
Halılar, telkâriler, çiniler, kadifeler;
Keloğlanlar, adsızlar, Alperenler, efeler,
Gönlünün koltuğunda kafalar diyarı hey!
Ot görmemiş bozkırlar, kat kat yeşil yamaçlar,
Anadan doğma keller, topukta sırma saçlar
Keskin dertler, kestirme ilaçlar diyarı hey!
Ey ciritler, kalemler, oraklar, yatağanlar;
Ey turnalar, şahinler, ibibikler, doğanlar;
Selce taşıp rahmetçe yağanlar diyarı hey!
Ey mısır koçanından kırılan inci dişler,
Ey en derin bilgiye taş çıkartan sezişler,
Ey dile gelmiş kurtlar ve kuşlar diyarı hey!
Tanrı yeşili zeytin, çoban yeşili söğüt,
Halk türküsünde isyan, atasözünde öğüt,
Ey gümüş, kömür, demir ve kükürt diyarı hey!
Kız gibi ceylanların, ceylan gibi kızların,
Ötmez olmuş kuşların, ötüp duran sazların,
Ve sözün kısacası; Bizlerin diyarı hey!