Aldık namesini üstadımızın,
Kuş kondu ve öttü ve uçtu gitti.
İki rûh cennetin dergâhı içre,
Görmeden görüştü, konuştu gitti.
İçtim mektubunu şurup misali,
Yüz sürdüm namene Yakub misali,
Hasta olsak bile Eyûb misali,
Gönlümüz şifaya kavuştu gitti.
Narman’dan naz gibi alıp Sümmanî,
Şenlik ile şifa getirdi anı,
Bir de görüşeydi bizim Nihanî,
Dideler rûşendi, o kaçtı gitti.
Ulaştı selâmın Sarıkamışa,
Kevser sundu hastaya, susamışa,
Geliriz bir gün beraber Camuşa,
Deriz çifte murad buluştu gitti.
Bakma ismimdeki takma Kemal’e,
Asıl eren sizsiz büyük vusale,
Edin bize biraz el-ham havale,
Gönlümüz eşiğe tam düştü gitti.
Dizde, gözde, sözde hep fer bulunsun,
İhtiyar haline derman olunsun,
Gayri bu civarda ilân olunsun,
Cemal muradına erişti gitti.
Geldik Ankara’dan biz sizler için,
Irmağız, yol aldık denizler için,
Yer var mı mihrapta bu dizler için?
Yoruldu, burkuldu, buruştu gitti.