I
Tanrıların isimlerini tekrarlamam, ölümü geciktirmiyor.
Kemiklerimi, adak testimin yanında kıvrılmış buluyorum.
Ve şekilsizliğimi unutmaya çalışıyorum.
Nereden geldiğim biraz önemli
Orada kalsaydım daha mı az titretecektim mermeri.
Yüzünü tanıyorum büyücüm
Yaşaması gerekmiyor ellerimin
Yalnız gideceğim oraya
Tanrılara ağlayacağım bu defa
–Tanrılar ağlanmaktan yorgundur oysa–
Boşluklarının, olmayışlarının sıkıntısını anlatacağım
Susacaklar
Soluksuz nasıl yaşanır sırlarını fısıldayacaklar
Yaşanır mı büyücüm
II
Işığı yetmiyor gözlerinin
Sadakatini anlatmaya
Yoksun
Yokluğun anlam bulmuyor yakarışında
Çocuksuz olmalısın
Kemiklerin yetiyor anlatmaya
III
Gri giysili törenler bitti
Ayın ipuçlarını vereceği ânı bekliyorum.
Bir ömre kaç ölüm sığdırılır
Hangi korku adak testisini doldurur bilmiyorum
Büyücüm gecede yıldızlarımın olması günah olur mu
Üstelik birbirlerine göz kırptıkları yok
Ölümlüyüm,
Bundan büyük mutluluk olabilir mi büyücüm.
Susuyor, kıvrılıyorum
Kıvrılınca kemiklerimi sayamıyorum.
Adak testim başucumda içi boş,
Kaçıncı kadınıyım o adamın bilmiyorum.
Kör oldum büyücüm
Ateşin susuz öfkesi artık yok.
Taşınan heykeller gibi kör
Kırılan sütunlar gibi aksak.
Hem büyücüm,
Kadının acıları üşüşünce güneye
Dünyanın dengesi neden bozulmuyor
Anlamıyorum
IV
Dönüş
Gitmek gibi olmayan boşluğuyla
Uzak kalmanın uzunca sürdüğü o yaz ortası.
Kaç gün
Saymadım belki üç
Zamanla işim bitti artık.
Acı çoğaldıkça yumuşaması tenin
Tersi değil miydi söylenen bize
Biz değil miydik inandıkça katılaşan tenimizle
Aldanışın kuytusuna gizlenen.
Ben azaldıkça kendim mi oluyordum
Başka bir şey, başka biri mi yoksa
Bir başka hayatın olmadığı
Her ânın değiştirdiği doğruysa
Her şey dondu büyücüm
Bir mermer soğukluğu kalıcı olan
Bir de dokunuş
Rüzgâr Dolu Konaklar / Metis Yayınları