yordunuz beni
acı dolu taştı fincan
işte ben bu kadarım
incecik bir kadınım
bir su kabıyım ellerinize
suyun azaldığı yerde
bir buğu kadarım
saçılsam bilmezsiniz
nişan alsam ipteyim
bana bir fırsat verilse
ben derine gülle inerim
gülde bahar vardır mahan
eşiğinde yorulan evlerin aşk
bana kapıyı aç
daha çok kadınım şimdi
siyah bir kadın ancak
salihayım ben, dükkân önleri
ölü böcek kabukları kadarım
gözlerimde huzur evi kederi
beykoz’da başdöndüren
bir koku kadarım
dergi kapaklarından gemiler yaptım
asansörlerden korktum hep
olmadı bakışlarımın sevgili rengi
ölmeye yatmak istedim dün öğlen
ölüm ki siyah bir kadındır
siyah bir kadın
siyah bir kadını ancak
sözle toplar kendinden