Meğer dostluklar da anayollara atılan bir çiçek demeti gibi hüzünle ezilirmiş
Meğer sevgili kardeşim bu resimde oldukça mutlu görünmeliymişim ben
Yanağımı bir kaynağa yaslarcasına tutmalıymışım karımın omuzuna
Elim sana ait bir çaya şeker atar gibi tereddütsüz ve işlek olmalıymış
Gözlerimde birşeyler infilak etmeliymiş; bir yıldız kayarcasına, bir suna
Uçup gitmeliymiş ben gülünce(dudaklarımın genişliğince olmalıymış gülümsemem)
Saçlarım itinayla öne düşecekmiş; yarlardan dökülen akarsuyun hızınca
Karıma kırmızı güller sunacakken durup kalbimi dinlemeliymişim
Avcısı bol bir ceylana yol gösterir gibi onurla durmalıymışım mesela.
Bu fotoğrafta alnım kırşık olmayacak, ceketimin astarı çekmeyecekmiş kolumu
Kişiliğimden, geçmişimden birşeyler yansıyacak, tıpkı kanımla suladığım
Bir somun ekmeği gibi olgunlaşacakmış bu fotoğraf; bileğimde ödünç aldığım saat
Yaban durmayacak ve elim bir kuğu boynu gibi zarifce inecekmiş aşağı doğru
Oysa sen bilirsin sevgili kardeşim sen bilirsin kolumun birinin kesik olduğunu
Saçlarım ne çok acılarla tarandılar kederden başka bir şeyler sığmıyor, sıkıntılar
Hangi gözle çıkışsa yüzüm sonyaz gülleri gibi sararıp dökülüyor
Ve yüzüm çocukları ölüme koşturacak kadar dokunaklı coşkulu değil.
Karımın gözlerinden güvercinler havalanıyor, sırtımı dönüyorum duvara
Tanrım! benim gözlerime ilişen karanlıklar! karanlıklar! karanlıklar!
Karımın gül takacağı tutmuş karanfil diyorum ilk ağızda.
Ve bu fotoğrafta süt satan bir adamın ilenci, kilim dokuyan bir kızın aşk pusulası
Yer alacakmış bir öğretmenin yıkadığı çocuğun kızıl saçlarına taktığı kurdela.
Sen düşte bir insanın aşkla sevildiği sahilleri anlatıp
Dururdun, bayram yerlerini, peri kızını
Toz torbasının altında iki büklüm bir hamalın kangal bıyıklarını
Onlar da yer alacakmış sıtmadan ölen sevgili kızkardeşimin çığlıkları da.
Karımın saçlarını örebilirmişim özgürlüğe kavuşmuş bir ülke gibi sakin.
Ve konuşkan görünmeliymişim kıpır kıpır durmalıymış dudaklarım, omzum
Ama yandaki masaya bir öfke koyuyorum görmelisin mutlaka.
Sırılsıklam bir sevinci damıtarak yüreğimde damıtarak sevdiklerimi bir bir
Ayağımın altında kayıp gidiyor hayat, değişiyor yeryüzü farkındayım
Soluduğum hava göğsüme çarpan kötümserlik ve dünya, korkunç değişiyor biliyorum
Değişiyorum değişiyorum konuk olduğumu herşey hatırlatsa da.
Sevgili kardeşim bir ateş yalımı bir utanç yalımı sarıyor damarlarımı
Sen bu hallerimi çok gördün yeleğine sarındım, ellerini tuttum, evinde yattım
Sanki bu fotoğraf için konuşmaya çağırıyorum seni, mutlu olmanı ister gibiyim
Bir mahkemede durur gibi durma, hüzünle bakarak alnıma, göz yaşlarıma ve dinle
Şimdi beni hatırlayarak ilk kaçak tütün sardığımız o savruk ve güzel günleri
Bugün hangi çiçeği ayartacağız bu kahpe hayata karşı” diyerek geçtiğimiz yollardan geçip
Bugün hangi kuşa özgürlük verelim” şarkısıyla yürüyüp yanyana.
Ve herşeyi hatırlayarak daha dinç durmalıyım bu fotoğrafta değil mi?