Yolcuya bekliyerek koşan kadın
en uzakta kalan adaya
kumsaldan başlayan yorgun ağaca
ve şehre alışan yola
otahının beklediği mantar
sarı kırdan sonra
parmaklarıyla sarı çimenden sonra
mor gök gelir güzeldir
bir tek göğsünü
göğsünün tekini ışıtır
ve pembe dağlara
aydınlık göğsü
ve uzağa çağrlan bakışlarıyla
omuzumuzu önden aşar saçları
ve kendine yeten telaşsız saçlarının
dirsekleri yanında yere değen uçları
eli yuvarlak şakağında
bileğinde yumuşak nabzı
ayak altları
doğuverdi ve otahı olduğu evine
tam bir geçmişe
yaslandığı ağaçlara
baka durduğu ağaçlara
dizi dirseği
görülmeyen alnı
ve toprağı dokuyan karnıyla
ve karnıyla beklediği için toprağı
otahı bir adanın ismiyle kadın
manş daha yakın değil
mantar sarı kırdan sonra
otağı martin de bilmiyor
kemikli bir mum heykel gibi
telaşa durmuş duygularıyla
bir şeye bakarken
ya da bakracını
denizden doldururken
kapılarına su döker toprağı yıkarken
yaslanırken vakit geçsin diye bir ağaca
unutur ekmek yaptığını hamurdan bir yolcu açar
otahının beklediği katar
sarı kırdan
uzun sulardan sonra