Hiçbir karası kalmadan aydınlanan kanla
Akar dağları çoşturur suları bir kanla
Çarpa çarpa yüreği ismini Allahın
Hızla bir dua kapısı araladı kılıçlar
Efendilerimizdeki kılıçlar
Ki herbiri
Akışında zikrin bir küçük tesbih tanesi olan
sıradağlara
Ordu götüren –
Hülyalara
Dua vuruyordu
Cenkci dua vuruyordu
Yanamaz oluyordu düşman ateşi
. ağlamasın için önünü kestim
yıkılmasın diye işimi bıraktım beline sarıldım
sağ göğsünden vurulmuş gibiydi.
. acılar ey acılar
zırhımız kırdın etimiz lezzetine bulandı
fikirler bağlandığım.
Hayır sevgilim vermedin daha
Aç biilaç üstündeyim etinin
Bahar geçti de açmadı çiçek badem dalları
Bu kara toprak lafzı
Şek mi var sende ey mahcub kalbim
Ki kollanamazsın bir türlü korkularından ölümün
Bir ay tutulmasına bakakalırlığı yüreğe indirerek
Geceleri insan karanlığında uyandıran
Nabız hallaçlıyan çarpışlarından yoruldum
Kıvrımlarını toprağa yaymış
Bir beyne vardım
Gözüm yere dikilir
akraba açken uzanamasın elimiz ekmeğe
komşu tasalıysa tasalansız evimiz
iştahayla gülünmez bizde
azbiraz tebessüm edilir
dünya için sevinilse