Bunları da Okuyun

    Dîvân-ı İlâhîyât 101 Şiiri – Aziz Mahmud Hüdayi

    29 Aralık 2021

    Erenler Cemine Her Can Giremez Şiiri – Şah Hatayi

    29 Aralık 2021

    Var Oğul Mertoğlu Mert İle Konuş Şiiri – Ruhsati

    29 Aralık 2021

    Seni Görmek Ne Güzel… Şiiri – Ümit Yaşar Oğuzcan

    28 Aralık 2021

    Kûh-ı ‘Aşkuñda Olursam Ferhâd Şiiri – Baki

    29 Aralık 2021

    İstanbul ve Sen Şiiri – Nurullah Genç

    29 Aralık 2021

    Sone 84 Şiiri – William Shakespeare

    29 Aralık 2021

    Emirganda Çay Saati Şiiri – Attila İlhan

    28 Aralık 2021

    Yemeniming Çim Çimi Şiiri – Ignac Kunos

    29 Aralık 2021

    Bir Gece Şiiri – Mehmet Akif Ersoy

    28 Aralık 2021
    Facebook Twitter Instagram
    Facebook Twitter Instagram
    Şiirhane
    • Anasayfa
    • Dönemler
      • Cumhuriyet Dönemi
      • Yedi Meşaleciler
      • Fecr-i Ati Topluluğu
      • Garipçiler (1. Yeni)
      • Halk Edebiyatı
      • İkinci Yeniciler
      • Milli Edebiyat
      • Öz (Saf) Şiir Dönemi
      • Tanzimat Edebiyatı (1. Dönem)
      • Tanzimat Edebiyatı (2. Dönem)
      • Tekke ve Tasavvuf Edebiyatı
      • Toplumcu Gerçekçi Şiir Dönemi
      • Servet-i Fünun Edebiyatı
    • Yabancı Şairler
    • Rastgele Şiir
    • İletişim
    Şiirhane
    Anasayfa»Cahit Zarifoğlu»Zeynep Ve Uzaktan Fırat Üzerine İkili Anlatım Şiiri – Cahit Zarifoğlu

    Zeynep Ve Uzaktan Fırat Üzerine İkili Anlatım Şiiri – Cahit Zarifoğlu

    Cahit Zarifoğlu- Cahit Zarifoğlu
    Telegram VKontakte Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr Email WhatsApp
    Paylaşın
    Facebook Twitter LinkedIn Pinterest Email

    İşte size söylüyorum
    Toprağın yorulacağını
    Fıratın ordusuyla kah cenge vardığını (kâh uykuya
    varmıştır)
    Zeynebin fakir göğsü cılız bacağı
    Fırat cenge vardıkca kabarmış
    Uykuya vardıkça kırılmıştır

    – Zeynep çık kuyudan
    – Ben çıkmam kuyudan

    1

    Kent kurmaya bir seher vakti
    Dualar ederek seyirtiyor
    Siyah yanaklı etleri barbar kabartılılar

    Geliyorlar bulmaya insanları
    Kan damarlarını bağlamaya kırnaplarla

    Çün içlerini basıyor halklar
    Yağma var içlerini basıyor halklar

    Öykü böyle başlasın işte söylüyorum
    Önce yeryüzünde yoktunuz – bir kadın ki
    Rahminde boğmadı size annenizdir
    Buluşunuz değildir anne – doğuranınızdır
    (Anne boğmaz doğurur)
    Nasıl ki doğdunuz ve buldunuz annenizdir..
    … Ve nasıl geçti çocuğan süreleri
    Erkeklik ve kadınlık gürlemeleri
    Bir av gibi
    Göğü mutlu bir nefes yapıp söyleyip
    Muhabbetle ölürken
    Yepyeni bir anne gerekli

    En çalkantılı yönleriyle dünüm
    Mağara hummasına tutulmuş
    Gerçek mavi ırmağını
    Durmayın düşünün

    – Düşünün
    Dağların sivri döşlü bir ceylan
    Ormanın ve kara bahtlardan korkan
    (Vuruken korkulsun vurulanın bahtından)
    Bağırana öfkeli yürekler
    Şehre yürüme devleri toplayan
    (Dağlara gitmeli ağaçlara mağaralara ne zaman)
    Düşünün yaylaları ağız’ları dürüst çiçekleri
    Kırları hünerli hayvanları
    insanı hür yatırıp hür kaldıran buğday hakikatını
    – Düşünün zekanın doluluğunu – bir emanet olduğunu
    – Kullanın çocukluğunuzu
    Bombalığını
    Cepane damlarını
    Diri bedenlerdeki kadınlığı
    Erkekliğin altın çağını
    Ki ölüm bir doku konuğu
    Gibi durmadan geldikce ve göründükce

    2

    Dağda genç kadın
    Güneşe gömleğini açtı
    İncecik tüylü kabarcıklı tenini
    Kalın bir dudak gezindi ve güneş

    Kentte genç erkek
    Geceye gömleğini açtı
    İnce zehirli morarmış etini
    Kalın bir akrep gezindi ve loşluk

    Dağda Zeynep kadın
    Kuluncunda çıkan kızıl çıban gibi benzeri
    Doğurdu bir çocuk

    Köylüler ırmağı sıvazlar
    Dururlar ay – buğday korosunda
    – Ay karınca ad konmaz oğlana
    Mehmet kente çağrılıp
    Afsunlanıp burgaçla kurcalandıkca
    Yüreğinde morarmış kan vurdukca
    Köy kararı ad konmaz oğlana
    Heyda heyda heheyda
    Yaşamaklı başın nar gibi
    Koy belini toprağa belin çatlasın
    Sok gövdeni toprağa toprak çatlasın

    Zeynep kadın genç kadın

    Başı bir başka yönde
    Durur kendi dilinde
    – Mehmedim kekliğim
    Katbekat giysilerimdir üstümde
    Bir gün yağ kokarım bir gün bal
    Daya Mehmedim daya dertbükülen bileğini dizime
    ev çeviren dizime
    yıldız güden dizime
    Değildir hecin yüzüne yüzüme
    Anla yüreğim bir çarpıntı bellemiş
    Anla ne demeye bellemiş
    Yorgun sığırlar
    Geceyi oldurup
    Çekip getiren koyunlar
    Evi çevirsin korkuları çoğaltsın
    Sofraya karşı bir beygir sureti vursun da
    Çocuklar sofrada bir çıra gibi yansın da
    Anla şu dağla bu dağın yanında
    Anla hayatta
    Bir gelip gelmemene yaslanmış
    Karnım bir dik bayırın
    Bir dibinde bir doruğunda
    – Bu oğlan senden olan oğlan
    Öteki oğlan senden olan oğlan
    Şu kız kendi kendine doğdu babasız
    Bir kez gel çocuk gözle sen
    Bu gece çocuk düzenleme gecesi
    Çocuklarla sofrada yanıp tutuşma gecesi
    Yemeği dökeni somunu hırsla kapanı
    Kardeşinin gözüne parmak atanı bağışlama gecesi

    Susunca Zeynep
    Dağdan kentten köyden kasabadan
    Bir ışık bir sıcak bir karanlık
    Bir çocuk yalvarışı bel burkulması
    Bir erkek çaprazı adele kıvranışı
    Bir zehir düşünce içine çabalasın
    Cesur cesur eşyaya dökülürken kadınlık

    Köpek evin damına süründükçe
    İçeriye bir tüy ısısı uyku kaçıran sıcaklığı
    Saldıkça ve Zeynep karnını avuçladıkça
    Ve karnı değişip değişip
    Bazen bir azık çıkını
    Bir tiken çukuru
    Bir bal kutusu titreşimleri saldıkça
    Çocuk delirmiş gibi fırlar ananın sıcağından
    Deşe deşe koşmak için dağdan kentin yollarına

    Çocuk Kısık kaya dibinde çarpılır
    Köpek çocukla haber salar köpek ırkına
    – Durdurun gece hücumlarını
    Artık aşk insan kalbine sığmıyor

    Kentliler akrebi savuşturdular
    Bağırıyorlar güneş – ışık korosunda
    – Çocuk Mehmedin dinine bağlansın
    Ay gördükçe öfkesi ağalansın
    Aşka değdikçe gövdesi
    Nar çiçeği gibi patlasın
    Şerha şerha yarılsın
    Kurtlarla ağız ağıza verip ağlasın
    Sabahın çiğini tandır ateşinde dağlasın
    Köye gelin geldikçe toprak duvarları baltalasın
    Heheyda
    Cazgır ve enli bedenler
    Harman yerinde kütürdiye dursun
    Kıvrılmış ürkek ve atılgan
    Dağ gibi güneşe dursun
    Terleyen ve soluyan bedenler arasında
    (Damlarda seyre durmuş birbirine sokulan
    Birbirine dirsek vuran köy kızlarına ait)
    salkım salkım memeler

    Dügündür sanıyorsun ey güvey
    Bir gelin bulundu sana işaret edilenlerden oldun
    Bugün bir cennet hüneri kazandın
    Anan bacın kurban sana
    Toprak damlardan bir kız aldın
    Ona selalarla git
    Onu besmeleyle değiştir

    Düğün
    ve işaret
    Bir baş çemberiyle atılınca
    kovalar birbirini genç kızlar
    Her gece karınlarına bir düğüm çalan
    ihtiyar kızlar kocamış oğlanlar
    Ay koşar mızrak koşar
    Söyleşir devrilir birbiri ardına
    Er – kız korosu
    – Er meydanından damdaki giysilerin içine
    Er kazanlarından hız kazanlarına
    İtişen bir şey oluyor
    Künde ve dönüyor toprak evler
    Durmadan çevriliyor damlar
    Birbiri üstünden ve içinden geçiyor
    Kız kadın ve çocuk yüzleri
    İkinci üçüncü ve beşinci künde
    Yani aynı anda sanki
    Beş künde birden
    Ki Zeynep
    – Kız çocuk Zeynebin kaderinde kaynasın
    Ve kentten köye yalvarış
    – Biz bir insan yaylımı
    Bir beşik hatası ekmek pazarlığı
    Bir tarih kurbanı bir bilim yanılması
    Köye inen aç kurtların
    Tenekelerle ürkütülen çakalların akranı
    Çöplerle delinen
    Ceninlirinden bizler onarıldık

    – Kentte kaykılan köy bebeleri
    Büyüyüp de kenti bıçkın
    Bir yürek ve lapa beyinlerle
    Tüneklerde gece diplerinde
    El yüz yıkanan park çeşmelerinde
    Sabunsuz kör bıçakla sakal kazırlar
    Bütün bir ekmekle koca bir gün savarlar
    Köyden çıkınca kentte anlamsızdırlar
    – Konuşup türkü söyleyip
    Pilli radyo peyda etmeleri
    Uzayıp rursun apartman kapılarına
    Gazete tokmaklarına
    Geceyi nakışlı yorganlarıyla
    Sabaha aktaran köy bebeleri
    Ey kalın ve kocamış bebeler
    Başlarında boncuklu takkeler
    Pazularında topraktan bekçilerle:
    – Kız çocuk
    Durmasın ağlasın
    Bırak ağlasında durulsun
    Zeynep kadın ey kadın
    Yolun ayrı yolun ırak
    Bir memendez bir yılan başı
    Birinde bir güvercin yavrusu
    – Nasıl ki duyulur yamacı
    Suyun şırıltısı
    Kız çocuk kapanır bakraçlarla toprağa

    (Birin ikincisi
    sal merhamet bulutlarını- kurut içimizdeki
    öfke mayalanmalarını)

    Görenler durdular kadınlık korosunda
    – Zeynebin başı su çiçeği gibi döner
    Ay çiçeği gibi döner

    3

    Zeynep kadın dereden yükselen
    Haber dolu bir söğüt ağacını
    Dallı güllü basmalarıyla karşıladı
    yol başında. Tarlaların ve otların
    arasında. Yel vurdukca söğüdün
    dalına ve yaprağına
    Ve Zeynebin karnında bir tabak açılıp kapandıkca
    Ve köy isli bebeleriyle tepelerin
    ardından koptukça
    ve çeşmelerden derelerden su yerine
    bebeler ve köpekler aktıkca
    Zeynep iki elini bastırır kalçalarına

    – Ruhumuzun kirlenmesi dolmadı mı
    Gövdemizin kıvranması doymadı mı
    Bir hınzır uyku bir şeklaban uyanıklık
    Bir batında gecenin gündüzün kavranması
    Bu nedir böyle gün mü günsüzlük mü
    Hangisine kapıldık nerelere atıldık

    -İşleyen demiri ve el tırpanlarını
    Onlar ne etti nasıl hamle etti
    Ruhum Kollarım Günahım sevabım
    Ölçülerek tartılacağım

    – Gecelerimi ağırlıyamaz oldum
    Yürüyorum
    Benimle adım atan bir şey var
    Ben fakir gövdeli yumuşak etli bir Zeynebim
    Bir köpeğin kanı yürüyor
    Benim kanım yürüyor
    Dişi köpeğin karnı bir anbar
    Benim karnım bir anbar
    Belim bedenimi besliyor arkadan destekliyor
    İşte iz bıraka bıraka yürüyorum toprağı
    Dağları bayırları
    Bir köpek miyim ki benimle
    Soluk alan bir şey var
    Hep köpeğimiz var yanımda
    Çocuklarla oynaşır durur
    Ey Mehmet nerdesin
    Bu köpek senin yerinde

    – Yoksa bu köpek ben miyim
    Bu köpek mi benim yerimde

    – Ruhum kirlenmeden soluyun beni
    Dinleyin içimle bir soluk verdiğimi
    Duyarsanız ben olurum
    Köpek kendi olur
    Bana göre değil köpeğin aşkı

    – Bizi ışığıyla vuracak şimşek nerede
    Beni ben olarak ve köpeği kendi olarak
    Uyuyan ama dik duran heykele ne olacak kim sarsacak
    (- Uyuyan heykele ne oldu kim sarstı)
    / yer oynamış gibi kim sarstı /
    Kılıç çekiyorsunuz ve uzuyor
    Büyüyor ruhun görgüleri

    – Sırtınızı köleniz sıvazladı
    Siyah ve beyaz bilgileri sonsuz olan
    Bir dağı bir dağdan ayıran
    Yani bilen granit yataklarını
    Ruhun içinden dünyaya doğru keşfe yönelen
    Namaz vakitlerini aya ve boşluklara göre derleyen
    Kölenize buyurdunuz bizi
    Eğildik eteğini öptük
    tırnağını ve avuç içlerini öptük
    Efendim büyük efendim
    Yüzünüzden var olan hurma dallarının önündeyiz
    Yüzünüzden var olan hurma dallarının önündeyiz
    Ayın bir muhabbet armağanı olduğu vaktin önündeyiz

    4

    – Toprağı hazırlayınız çocuklarınıza
    Ve çocuklarınızı ayar ediniz toprağa
    Evi dik
    Karnı tok
    Kanı sağlam tutup
    Göze savrulan toprağa

    – Kadını hazırlayınız çocuklarınıza
    Erkeği hazır ediniz onlara
    Öyleki kadın
    Günü saati dolunca doğurunca
    Bin yılı birden doğursun

    Sancısı bel ağrısı teri ve kanı
    Zorlanan alnı şişen şakağı kadının
    – Çocuğun yüceliğiyle avunsun

    Gün gelecek
    Mızrağın ucunda yeşil renk bir tülbent
    Çemberli mermerin dibinde
    Balık yiyen balık üreten iki tülbent eri
    Balıklar ki harflerdirler
    Ağrıyan başları sürtünüp kızışan derileriyle
    Kızgın ve diklenen
    Ürperen ve aklım geçiren güçleriyle
    Yollara devlet resmi çiziliyor

    Hayret ve varolma tıkandı
    Hayret ve haya tıkandı
    Hayret ve hayret ve hayret
    İlk kez geriye dönmek gerekiyor

    Dağları yokladınız mı dilsiz duranları
    Bir de kulak kesilince
    Dağ konuşur – Hayır konuşmaz mı

    Sonsuza dek kalmaz Fırat bu mağarada
    Tanrı elbet kanatlı halketmiştir toprağı da

    Taşın kendisine mahsus bir sesi vardır
    Nasıl ki kardeşim
    Yelelerinden zor çekilen bir at gibi
    Gözü en ilerde
    Onurlu burnu kaya ve kılıcın çıkardığı kıvılcımlarla çevrili
    Gövdesinde en ince sanat gelinleri
    meseleli
    endişeli
    Koştukça hızlanan hızlandıkça hızlanan
    En eski uygarlıklarda hak arayan
    Gövdenin labirentlerinde
    Cam gibi birden donan
    Bütün bir gövde bir hayret
    Bir şaşkınlık bir taaccüp gibi donan
    Gelinleri ışığa uzayan bir at gibi
    Aşk bir at gibi
    Fetih bir at gibi
    Minyatür bir taç gibi
    Çağın ve içimizde balyoz gürültüleri

    Cahit Zarifoğlu şiirleri Zeynep Ve Uzaktan Fırat Üzerine İkili Anlatım Şiiri - Cahit Zarifoğlu Zeynep Ve Uzaktan Fırat Üzerine İkili Anlatım Şiiri - Cahit Zarifoğlu şiiri
    Paylaşın Telegram VKontakte Facebook Twitter Tumblr WhatsApp

    Yazarın Diğer Şiirleri

    Yaşamak Güzel Şiiri – Cahit Zarifoğlu

    Su Şiiri – Cahit Zarifoğlu

    Yaşamak Şiiri – Cahit Zarifoğlu

    Şehriyar Şiiri – Cahit Zarifoğlu

    Sevgili Dostum Şiiri – Cahit Zarifoğlu

    Özetler Şiiri – Cahit Zarifoğlu

    Bunları da Okuyun

    Ah Benim Süleyman Abim Şiiri – Ahmet Selçuk İlkan

    28 Aralık 2021

    Türkü Şiiri – Adnan Satıcı

    29 Aralık 2021

    Başörtüsü Şiiri – Arif Nihat Asya

    29 Aralık 2021

    Tanrı Bana Uğramadı Bu Gece Şiiri – Altay Öktem

    29 Aralık 2021
    Bizi Takip Edin
    • Facebook
    • Twitter
    • Instagram
    Çok Okunanlar
    Eşrefoğlu Rumi

    Cefa Vü Şiiri – Eşrefoğlu Rumi

    Eşrefoğlu Rumi

    Cefa vü renc ü ihnettir adı aşk Firak’ı derd-i firkattır adı aşk Verüp rahatları mihnetle…

    Bi Koşu Şiiri – Can Yücel

    28 Aralık 2021

    Kanto V Şiiri – Ahmet Ada

    29 Aralık 2021

    Bir Söz Söyle Şiiri – Adnan Azar

    29 Aralık 2021
    Hakkımızda
    Hakkımızda

    Şiirsiz kalmayın!

    İletişim: [email protected]

    Şiirler

    Köprünün Çocukları Şiiri – Sabahattin Ali

    24 Mart 2022

    Bizimkiler Şiiri – Cahit Sıtkı Tarancı

    29 Aralık 2021

    Beni Candan Usandırdı Şiiri – Fuzuli

    29 Aralık 2021
    Etiketler
    Necip Fazıl Kısakürek şiirleri Ahmet Selçuk İlkan şiirleri Pir Sultan Abdal şiirleri Ruhsati şiirleri Agah şiirleri Karacaoğlan şiirleri Aziz Mahmud Hüdayi şiirleri Abdurrahim Karakoç şiirleri
    Facebook Twitter Instagram
    • Anasayfa
    • İletişim
    © 2025 Şiirhane.
    Tüm hakları edebiyatın birbirinden kıymetli şairlerine aittir.

    Aradığınız şair veya şiirden birkaç kelime yazın.