-Dr. Mehmet Şen’e-
Boynum kıldan ince ölüme
-Değil mi ki şol illetten iğne ipliğe dönmüş bedenim-
Ve ölüm ki, benim bu ölümlü dünyaya gelmemle
Beraber dünyaya gelen maşallahı var oğlum
Ona ben analık ettim, onu ben elimde büyüttüm
Onu şu kadarcıktan bu boya ben getirdim
Yedim yedirdim, içtim içirdim, kustum kusturdum
Onu sütümle,
Onu kanımla,
Onu aklımla besledim
Nereye gittiysem, ölümüne kadar yanımda götürdüm
Ne zaman aşkımı öpsem, ona da öptürdüm
Ben gençken o da gençti,
İhtiyarım o da ihtiyar
Siperlerde omuz omuza döğüştük
O diyar bu diyar
Kimi de nefsimizle barışık
Bahtiyar mı bahtiyar
Şiir düzerken tüy kalemim oynatırdı kıyısından
Onu unuttuğum da oldu,
Ölümcül mü ölümcül bir ihmal!
Hatırladığımda ama, öyle yarım yaşadığıma bin pişman
O denli unutkanlıklarım için mi şimdi bu intikam?
-Adam sen de;
Bir ben miyim alemde oğlu hayırsız çıkan!
Ki saldın bu hebis Haşhoşiyûnu, ‘lan günahı boynuna;
Anarşit bir Urartulu ur musallat ettin boynuma!
Truva’da Tahta At güya
İçinden uğruyorlar dışarı
Çoğaldıkça çoğalan o maraz, o haşarı hücreler
Farkındaysalar da kıyımın, tutamıyorlar kendilerini
Yazık, benle koyun koyna onlar da verecek son nefeslerini! ..
Gel bakalım diyorum, gidiyoruz senle, namızsız oğul!
Oğul verdikçe veren o belalıları da alayımıza katıp
Neş’eye neşideler okuya okuya, iyi sularda aşağı
Gidiyoruz o ölümsüz Allahrahatlıkversinlere doğru…
Sizin de içiniz rahat olsun ey arkada kalanlar
Bundan böyle size anakarada ölüm yok!