Gereksiz denizin önünde yalnız adam
Bekler durur akşamı, bekler durur sabahı.
Orda çocuklar oynuyor, ama bu adam
İsterdi ki bu adam onun da bir çocuğu olsun
Ve seyretsin onları oynarken.
Her gün yıkılıp yeniden doğan
Ve çocukların yüzüne renk katan
Bir saraydır suyun üstünde koca bulutlar.
Deniz her zaman olacaktır.
Yaralar sabah. Bu ıslak kumsalda
Ağlara’ve taşlara takılarak sürünür güneş.
Çıkar dışarı adam bulanık güneşte, yürür
Deniz boyunca. Vurup kıyıya artık yatışmayan
Köpüklere bakmaz bile…
Bu saatte, ılıklığında yatağın,
Uykudadır hâlâ çocuklar. Bu saatte bir kadın
Yalnız olmasa sevişecek bir kadın
Uyuyordur yatağında. Uzaktaki kadın gibi
Çırılçıplak soyunur ağırdan adam ve iner denize.
Geceleyin sonra, dağılıp gidince deniz
Yıldızlar altındaki koca boşluk dinlenir.
Kızıllaşmış evlerde çocukların
Başları düşer uykudan, bazısı da ağlar.
Beklemekten yorgun adam
Yıldızlara kaldırır gözlerini, ama onlar duymazlar ki.
Bu saatte bir çocuğu soyup uyutan kadınlar vardır.
Bu saatte bir yatakta bir adamla sarılmış kadınlar vardır.
Karanlık pencereden boğuk bir soluk giriyor,
Denizin tüm üzüncünü bilen adamdan gayri
Kimse dinlemiyor onu.