Haydi bir sayfa daha çevirelim denizden,
üzerinde beyaz yeleli aslanların dolaştığı bir sayfa –
Bu kez gerçek bir olayı anlatıyor eski masalcı,
gözlerinde gene binbirgecenin ayartıcılığı,
sesinde uzaklıklar, deli rüzgârlar,
körkuyular, yolculuklar, kervansaraylar.
Çiçekler çizen, onları renk renk boyayan
bir ressamın son günleri anlattığı.
Birbirine karışıyor sözlerle görüntüler:
O uzun yürüyüş, okunaksız bir yazıyla yazılmış
mektupları andıran kalabalıklar,
hastaların yüzlerindeki acı.
Her yolcu gibi, nereye gitse,
sılasını yüreğinde taşıyan bir yolcu.
Masalcı arada türkü söyler gibi mırıldanıyor,
sonra bize bir yankıda gizlenen
bütün o sevdiklerimizin sesiyle
yeniden başlıyor anlatmaya.
Ama artık ben orada değilim,
ya da şimdiden
yağmurunu dökmüş bulut hafifliğinde,
karanlığın sessizliği,
sessizliğin bize düşen mutluluğu içinde.
masalcının masalının sonunda
varacağı yerdeyim.