Bunları da Okuyun

    Hafta Şiiri – Paul Eluard

    29 Aralık 2021

    Bayramlar Bayram Ola – 2 Şiiri – Abdurrahim Karakoç

    28 Aralık 2021

    Benim Gönlüm Gözüm Şiiri – Yunus Emre

    29 Aralık 2021

    Şinanay Şiiri – Melih Cevdet Anday

    29 Aralık 2021

    Menapoz Şiiri – Can Yücel

    28 Aralık 2021

    Suların Hikâyesi Şiiri – Abdurrahim Karakoç

    28 Aralık 2021

    Eski Sokak Şiiri – Behçet Necatigil

    29 Aralık 2021

    Sana Seslenmek İçin Şiiri – Ataol Behramoğlu

    21 Mart 2022

    Papatyalar Yorulur Şiiri – Akif Kurtuluş

    29 Aralık 2021

    Yokluğundaki Sen Şiiri – Aziz Nesin

    28 Aralık 2021
    Facebook Twitter Instagram
    Facebook Twitter Instagram
    Şiirhane
    • Anasayfa
    • Dönemler
      • Cumhuriyet Dönemi
      • Yedi Meşaleciler
      • Fecr-i Ati Topluluğu
      • Garipçiler (1. Yeni)
      • Halk Edebiyatı
      • İkinci Yeniciler
      • Milli Edebiyat
      • Öz (Saf) Şiir Dönemi
      • Tanzimat Edebiyatı (1. Dönem)
      • Tanzimat Edebiyatı (2. Dönem)
      • Tekke ve Tasavvuf Edebiyatı
      • Toplumcu Gerçekçi Şiir Dönemi
      • Servet-i Fünun Edebiyatı
    • Yabancı Şairler
    • Rastgele Şiir
    • İletişim
    Şiirhane
    Anasayfa»Cezmi Ersöz»Kırk Yılda Bir Gibisin / Duygusuz Sevişmeler Taciri Şiiri – Cezmi Ersöz

    Kırk Yılda Bir Gibisin / Duygusuz Sevişmeler Taciri Şiiri – Cezmi Ersöz

    Cezmi Ersöz- Cezmi Ersöz
    Telegram VKontakte Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr Email WhatsApp
    Paylaşın
    Facebook Twitter LinkedIn Pinterest Email

    Artık çok iyi anlıyorum. Aşk varsa; o asıl, sevişmeden sonra başlayandır… Peki başlamıyorsa; bir uçurum açılıyor ve orada, seviştikten önce ve sonra yitirilenler özleniyorsa…

    Seni yargıladığımı düşünme; ama hissediyorum, görüyorum ve buna engel olamıyorum ne yazık ki… Ve gördüklerim acı veriyor bana…

    Çünkü buraya geldiğinden beri benimle sevişmeyi aklından geç

    irdiğin için, bana öylesine uzak ve öylesine yabancısın ki… Hem nasıl da aceleci, hoyrat, nasıl da dikkatsizsin…

    Söylediklerimin hiçbiri geçmiyor sana… Bana değil, sanki benden çok uzaktaki garip bir boşluğa bakıyorsun… Orada bütün yitirdiklerini, ertelediklerini, isteyip de elinden kaçan bütün fırsatları görüyorsun sanki…

    Fırın gibi sımsıcak bir odada, başsız, kolsuz, ayaksız bedenler hayal ediyorsun sanki…

    Tarihsiz, itaatkâr, kimliksiz, kimliksiz olduğu için sonsuz cömert, sonsuz dilsiz bedenler… Bana ya da bir başkasına ait olup olmadığı bile önemli olmayan bedenler… Şu an abartılı, zorlama bir yakınlığın var bana karşı…

    Beni tarihsiz, kimliksiz ve ruhu olmayan bir beden olarak düşünürken aslında kendini de öyle hissetmeye zorluyorsun…

    Benimle, kaybettiğin benliğini yeniden bulmak için sevişmek istediğine inandırıyorsun kendini…

    Oysa şu an beni duymadığın, beni geçiştirdiğin gibi, kendini de duymuyor, kendini de geçiştiriyorsun…

    Ve kendine bunu nasıl yapabildiğini düşünmek bile istemiyorsun şimdi…

    Bir yanın yaşımı, göğüslerimi düşünürken; bir yanın bana sonsuza dek âşık olmayı, ruhumda erimeyi, bütün bu arayışların ve savrulmaların son bulmasını istiyor…

    Aşkı istiyorsun, ama bunun koşulu güzelliğim, gençliğim, diriliğim oluyor yine de…

    Hep, ama hep ayırıyorsun ruhumu bedenimden… Ruhumu güzelliğimden, gençliğimden…

    Beni imkânsız bir şekilde ikiye bölüyorsun; beni umutsuz bir şekilde benden kopartıyorsun…

    Ruhum üşüyor; üşüyor, çünkü sen sadece bedenimle ilgileniyorsun…

    Sana heyecan veren, gözünü karartan, ruhum, duygularım değil, bedenim… Düşüncelerim değil güzelliğim… Düşlerim değil gençliğim, çekiciliğim…

    Beni bedenime, güzelliğime, gençliğime rakip kılıyorsun…

    İkimizin arasına giriyor bedenim, gençliğim, diriliğim… Seni tanımakta, anlamakta zorlanıyorum… Beni gerçekten sevip sevmediğini anlamakta zorlanıyorum… Çünkü güzelliğim seni iki yüzlü bir köle yapıyor…

    Hazlar ve duygusuz sevişmeler taciri yapıyor…

    Seni böyle hoyrat, seni böyle maskeli görmeye dayanamıyorum. Ruhumdan böyle uzak… Kayboluşunu kanıksamış… Niye böyle susuz ve niye böyle düşkün olduğunu unutmuş görmeye dayanamıyorum…

    Seni şu an, hiç sevişmeden, gerçek sen olarak görmek için yüzlerce yıl yaşlanmak ve nasıl oluyorsa, işte öyle çirkinleşmek isterdim… Bedenim, güzelliğim değil, sadece ruhum, o dinmeyen özlemim, o öksüz acım sana acı versin, seni duygulandırsın isterdim…

    Ama olmayacak biliyorum. Olmayacak ve birazdan sevişeceğiz… Sana karşı koymayacağım; çünkü seni yitirmekten korkuyorum. Her şeye rağmen korkuyorum… Bunu düşünmenin seni sonsuza dek yitirmek olduğunu bile bile korkuyorum bundan….

    Biliyorum, sevişmemiz bittikten sonra o yapay nezaketin, o zorlama coşkun yerini hoyrat bir suskunluğa ve kayıtsızlığa bırakacak… Zaten başından beri aramızda var olan o derin uçurumun bu defa üstü açılacak… Bu oyunu hep oynadık biz… Sen, sana verilmesini çok istediğin aşkla karşılaşmaktan çok korktuğun için; ben, seni yitirmemek için, her şeyi görmezlikten geldiğim için hep oynadık bu oyunu… Ve her defasında önümüzde o karanlık uçurum açıldı… Her defasında çok sarsılsam da, yabancısı değilim bu duygunun, bu uçurumun…

    Masken düştü şimdi… Yolunu tamamen kaybettin… Kendinlesin şimdi…

    Benimse, senin için bedenim bitti… Bitti güzelliğim, bitti seni benden uzaklaştıran her şey… Ama biliyor musun bu halini, bu pişmanlığını seviyorum senin… Çünkü sensin bu… Çıplak, mahcup, yenik ve en dipte… Bana şimdi nasıl davranacağını bilemiyorsun…

    Ansızın, şu an, içinde bir ateş yansa ve keşke böyle anlarda hiç olmadığın kadar cesur olsan ve bana neden o çok özlediğin aşkından bu denli korktuğunu anlatabilsen.

    Bu korkunun sende nasıl bir inançsızlığa yol açtığını tanımlayabilsen… Nasılsa çok seversem karşılık göremem, kırılırım; çok seversem, bu aşka layık olmadığım, bana benden çok güçlü biri tarafından bir gün mutlaka söylenir, diye sadece fiziksel güzelliğe tapınmayı, içindeki o sonsuz aşk özlemine rağmen nasıl sürdürebildiğini bana itiraf edebilsen…

    O zaman, ben de seni yitirmemek için seninle her seviştiğimde, seni nasıl yitirdiğimi itiraf ederim…

    Ve neden senin şu anki pişmanlığının ve düştüğün boşluğun sebebinin benim o bin yıllık korkularımdan ve alışkanlıklarımdan kaynaklandığını anlatırım sana…

    Biliyorum, bir an önce giyinip evinden gitmemi istiyorsun… Bir an önce içindeki dramla, içindeki kırgınlıkla yapayalnız kalmak istiyorsun.

    Birazdan, çekip kapıyı çıkacağım evinden… Biliyorum, birazdan, ben gidince, işte asıl o zaman beni gerçekten düşünmeye başlayacaksın… Bütün geceyi… Ve bütün hayatını.

    Ruhumu değil, sadece bedenimi ele geçirerek kaybolduğun çölde, yolunu bulacağını sanırken nasıl da yanıldığını… Ve kimse acı çekmesin derken ve bu yüzden aşktan kaçarken, ikimizi de nasıl sonsuz bir yalnızlığa ve sonsuz bir üşümeye terk ettiğini ürpererek düşüneceksin… Her sevişmemizden sonra, sefaleti bir kez daha kanıtlanan birlikteliğimizi bütün o sahipsiz yüzleriyle düşüneceksin…

    Ve şimdilik, ben seni en çok böyle anların için seveceğim… Böyle anların için özleyeceğim… Başka tutunacak bir şeyim yok bu hayatta…

    Beni, en çok ben yanında yokken özleyişini özleyeceğim…

    Cezmi Ersöz şiirleri Kırk Yılda Bir Gibisin / Duygusuz Sevişmeler Taciri Şiiri - Cezmi Ersöz Kırk Yılda Bir Gibisin / Duygusuz Sevişmeler Taciri Şiiri - Cezmi Ersöz şiiri
    Paylaşın Telegram VKontakte Facebook Twitter Tumblr WhatsApp

    Yazarın Diğer Şiirleri

    Otobüsümüz Yolun Kenarında Öylece Duruyordu Şiiri – Cezmi Ersöz

    Bir Hayalet Şiiri – Cezmi Ersöz

    Yedek Sevgili Şiiri – Cezmi Ersöz

    Soru İşareti Şiiri – Cezmi Ersöz

    Vazgeçmedim Şiiri – Cezmi Ersöz

    Son Yüzler / Varoluşçu Boyacı Şiiri – Cezmi Ersöz

    Bunları da Okuyun

    Yuvarlağın Köşeleri-Hayvanlarla Aramızdaki-Etika-Birinci Bölüm-176 Şiiri – Özdemir Asaf

    29 Aralık 2021

    Tarhana Şiiri – Ali Yüce

    29 Aralık 2021

    Doğa Adında Bir Ermiş Şiiri – Ali Yüce

    29 Aralık 2021

    Kanto XI Şiiri – Ahmet Ada

    29 Aralık 2021
    Bizi Takip Edin
    • Facebook
    • Twitter
    • Instagram
    Çok Okunanlar
    Hasan Hüseyin Korkmazgil

    Güç Olan Şiiri – Hasan Hüseyin Korkmazgil

    Hasan Hüseyin Korkmazgil

    Himalayaların tepesine tırmanmak güç ama mümkün Okyanusu asmak da güç ama mümkün Ay’a ulaşmak da…

    Yaşamak Şiiri – Orhan Veli Kanık

    29 Aralık 2021

    Yeryüzü Ağacı Şiiri – Arkadaş Zekai Özger

    29 Aralık 2021

    Değiliz (Aşığız Lafz İle Mana İle) Şiiri – Seyrani

    29 Aralık 2021
    Hakkımızda
    Hakkımızda

    Şiirsiz kalmayın!

    İletişim: [email protected]

    Şiirler

    Elif Şiiri – Aşık Sümmani

    29 Aralık 2021

    Kıblenin Sağından Sol Canibine Şiiri – Seyrani

    29 Aralık 2021

    Nisan Şiiri – Gerard De Nerval

    29 Aralık 2021
    Etiketler
    Ruhsati şiirleri Abdurrahim Karakoç şiirleri Pir Sultan Abdal şiirleri Ahmet Selçuk İlkan şiirleri Aziz Mahmud Hüdayi şiirleri Karacaoğlan şiirleri Necip Fazıl Kısakürek şiirleri Agah şiirleri
    Facebook Twitter Instagram
    • Anasayfa
    • İletişim
    © 2025 Şiirhane.
    Tüm hakları edebiyatın birbirinden kıymetli şairlerine aittir.

    Aradığınız şair veya şiirden birkaç kelime yazın.