Ey güzeller güzeli, sana demem o ki,
Binbir ışıkla renk bezemiş gençliğini;
Çizmek isterim resmini tez,
Kucak kucağadır orada ilkyaz ve güz.
Andırır havada savrulan eteklerin,
O ince, upuzun, güzel gemilerin
Vuruşunu açığa, uzak;
Ardından bir uyumun, bezgince, yumuşak.
Üstünde boynunun, omuzlarının, dimdik,
Yükselir başın bir alımla görülmedik;
Taçla süslü bir bakış soğuk,
Yürür gidersin yolunda sen, göksel çocuk.
Ey güzeller güzeli, sana demem o ki,
Binbir ışıkla renk bezemiş gençliğini;
Çizmek isterim resmini tez,
Kucak kucağadır orada ilkyaz ve güz.
Göğsün ki başlar ve yuvarlaklaşır gittikçe,
Göğsün ki görülmedik en eşsiz çekmece,
Aydınlık ve yuvarlak bir düş,
İki kalkan onlar, şimşekler vurmuş;
O çıldırtan göğsün süslü pembe güllerle,
Saklandığı gizlerin, dolu nelerle,
Eskimiş şaraplar ve ıtır,
Orada duymak ve düşünmek sayıklamaktır.
Andırır havada savrulan eteklerin,
O ince, upuzun, güzel gemilerin
Vuruşunu açığa uzak
Ardından bir uyumun, bezgince, yumuşak.
O soylu bacakların senin avlamakta,
Çılgınca istekleri, etekler ardında,
Aranan özsuyudur aşkın,
Süzülmüş tortulardan karanlıkların.
Kolların, yeni yetme erkekleri saran,
Başka mı ki uzun ve parlak yılanlardan,
Sarar âşığını sımsıkı,
Hep sende duracak o iz, çıkartma tıpkı.
Üstünde boynunun, omuzlarının, dimdik,
Yükselir başın bir alımla görülmedik,
Taçla süslü bir bakış soğuk,
Yürür gidersin yolunda sen, göksel çocuk.
Çeviri: Sabahattin Kudret AKSAL