Kar ortasında kaldık. Buydu belki görüp göreceğimiz
En büyük sürpriz. Dağlar geçit vermedi, sıralı
Otobüsler, tedirgin sürücüler, mola yeri telaşı
Acıtıyor şimdi içimizi uzaktan duyulan bir kırık bozlak
Kırşehirli Neşet Ertaş, Muharrem oğlu, kendi halinde abdal
O, sazı kıracak kadar tutkulu
Biz, uzanıp kara tutunacak kadar…
Gelip geçtik olmayacağız başımızı taşlara vurup vurup
Taşın suyundaki sır kalbimizdeki sır olup kaynaşacak hayata
Kar ortasındayız. Donmuş mazot korkusu, kendini
Geceden saklayan yıldızlar
Hepsini senin için avuç avuç toplamaya geldim. Ben.
Tek başıma. Yanımda binlerce düş ışıltısı.
Yanımda kimsenin bilmediği bir puslu fener
Kalbime tuttukça adın görünecek. Yıldızlar cebimden taşıp
Ömrüne eklenecek. Sen hiç farketmeden uzayacak ömrün.
Aşk mıydı? Kara saplı bir kızak mı?
İkisinde de üşüdük, yönümüz değişti, gökyüzüne vurdu kalbimiz
Şimdi ellerinde fenerlerle ikimizi arıyorlar