Bu oyunda soylu bir sabaha dili dışarda başlanır
Nacizane bitkinlik: İner perde, kalkar perde, iner, kalkar…
Talih kuşunun ansızın başa müjde düşürmesi gibidir
Akşamdan kalan halt
Unutkanlık masalı ezberlenir, olmazsa bir daha, yaşasın bilinçaltı!
Kuşku da serpiştirilebilir araya
Nasılsa ipe un sermeye benzer aşk
Mehter takımının Brahms çalmasına ya da
Madem her imkansızın bir de ikizi var
Diyelim, zurnanın son deliği kulak patlatacak kadar tıkalı,
Bas o zaman nefesi, bir daha, olmazsa yaşasın bilinçaltı!
Suların durulduğu mevsimler de vardır kalbin seyir defterinde
Her belanın olağan şekilde sürdüğü,
Canlı yayında dilin sürçmediği,
Özne ile yüklem’in çam devirmekten uzak durduğu…
Böyle anlarda hazrolda bekleyen acemi kıtasına benzer eller
Kepleri havaya savurur ilk ‘rahat’ komutunda
Daimi uğursuzluklara bedduaysa bu kasket yağmuru
Yeşil bir sağanak niçin mahcup etmesin gökyüzünü?
Düşlerden uzak tutmak esastır
Sonucu önceden yazılmış fermanı
Dağlar bizimdir çığlığı playback yapar her silkinişte
Önde bir bölük abazan dudaklarını ha bire oynatır
Yanlışın ritmine uygun
En uzun boylular arkada trampet çalar nereleriyle
Dalına hızla yürüyen ekşi bir sudur ahali
Ne kadar sıkı tutarsanız tutun ucunu: sonunda patlangoz