Kimsenin kimsesi yok kendinden başka
Böyle diyor ayyaşhaneden ayık çıkan tek adem
Hayatın sırtına saplı ok bile yorgun haliyle hücumda
Masalımız: Sonu ertelenmiş bir sevinç tablosu
Nereye bıraksak iğreti duruyor dağlar
Seni hangi buluta yakıştırsam beğenmiyorsun
Sanki zili çalıp kaçan yaramaz bir çocuk geçiyor içinden
Bütün kapılar sana açılsın düşlüyorsun…
Beni nasıl mıhlayacağını biliyorsun üstelik
Buna dair yüzlerce kanıt bıraktım orta yerde
Parmak izim iri iri gözükür, dedektife zorluk çıkarmam hiç
Ama orada bir sevda hikayesi bulup da ağlarsa karışmam bak
Harcanmış hayatlar geçiyor gözlerimin önünden
Ömür hiç bitmeyecekmiş gibi yitirilen som saatler
Ne zaman seninle buluşsak
Geriye doğru hızla sarılan bir yılan oluyor zaman
Haydi öyleyse itirafsız geçsin bu öykü
Ne mutsuz başlangıç olsun, ne mutlu bir son
Kristali silik teypten yükselen cılız şarkılar kadar uzakta mıyım?
Birbirine çarpmamak için tanrı kiralayan gezegenler kadar mı yakınım
aşka?
Toz bulutu içinde yuvarlanıp kaybolur sana getirdiğim çiçekler
Belki çiçek tozu olup leke yapar kalbine
Ben seni deli gibi sevdim, işte bir daha söylüyorum
Gözlerini kısarak çektiğin sigaradan çıkan duman kadar sahici
İster gelişimi bir bando ciddiyeti içinde devral ve tempo tut kalbinle
İster bulutlara tutunarak geçen o fiyakalı ömrüm bir adım daha
atmayıversin
Olmazsa birazdan ben de kuvvetli bir son nefes çekerim sigaradan
Bu sözler de buharlaşıp gider içinde uyuklayan öyküye