Bunları da Okuyun
Ahmet Ada şiirleri
Öyledir benim sevdam Bir kuş uçuşu uzaklıkta değil Yanı başındadır her zaman Burkulur kalır bir ağaç gibi Dalları uzar yeryüzüne…
Onun evi kuşlara yakın, ne iyi Bir kuş konsa sesine bozkırlar başlar O şarkı söylediği zaman Sessizliğe uzun yağmurlar yağarGiyinmiş…
yavaş yavaş yaklaşıyorum ölüme Pars, apartman boşluklarında, ara sokaklarda bekliyor beni paslı orağıyla, sessizce götürecek ben yoksuluPars, usulca götürecek ben…
odur üç gül üç köpük yaza uzanır kim bilir nereden gelir ne kadar kalır gelin ağlatma havasını başlatır kederi zurnanın…
sokağı gökyüzüyle ilişkilendiriyorum izinli askerlerin şapkalarından asker şapkalarından bir gökyüzü nasılsa her gün yaşıyor içimde acılardı yaban otlardı az az…
küller hâlâ yanıyor yüreğimde kar içindeki yangın bu bir testi dolusu suyun yangını dolu bardağın çıplak ağacın sarışın çocukların kar…
beyaz bir kuğu görüyorum denizin üstünde beyaz bir kuğu görüyorum denizin üstünde iki kere tekrarlıyorum bu dizeyi sürüsünden ayrılmış yalnız…
El ayak çekilince Kevser haber ve Damı aktardım su oluklarını açtım bölündüm yırtıldım tükendim Hiçbir şey senden sonra güzel değil…
kar, kar gibi yağıyor ince ince ipek gibi kar yağıyor özlenen kar yağıyor haydar’ın şiirlerine kederine yağıyor nâzım’ın yüzüncü yaş…
Kıstırılan insanın sıkıntısını almalıyım yanıma, İçbükey yalnızlığımı, kapıdan sızan ışığı, Öyle apansız olmalı gitmem Öyle çok yaraladı ki beni dünya…
Ezra Pound Eliot Paz Rene Char Hâlâ başucumdasınız, oturmuşuz Yirminci yüzyılın eşiğine Ay gümüşten ışığını yakıyor hâlâ Geniş kalçasıyla güneş…
(Doğum Günü Kutlaması) Bana sormayın bilmem ki Bir çiçeğin gümüş rengi vaktinden doğduğumu Güneş karanfillerin içindeyken Ve babam güvercinlere yem…
(Yol ile Ölüm) Yola dönüşen sen misin, güneşli Sözcükler mi zeytin ağacından Düşen yol kenarınaAma dur akşamı dinle, küçük Bir…
(Su Kantosu) Bir çiçeği önüne katıp götüren su Bulvarları caddeleri sokakları ıslatan Nisan yağmurunu giyinmiş yumuşak başlı su. Işıkları yaktım,…
Ne kadar yaşarsak acıları günlere Aylara bölelim bölelim Kaçamayız kendimizden Ağacın yapraklanmasından Kuşların tarlalar üstünde uçmasındanNe kadar yaşarsak hüzünleri günlere…
mevsimler uzar saatler kısalır hayat gülde gülün tekrarı güz vakti miydi belki öyleydi gülde gülün sesi suda testilerin sesi eylül…
anladım aramalıyım gökyüzünün fıskiyesini gülleri ve gökkuşağını bulmak için unutulmuş viranelerinde göğün yakılıp yıkılmış köyler bulmalıyım ağlamaya hazır yeni doğmuş…
benim işte evimizin önündeki salkımsöğüt benim işte mahalledeki kör çeşme şakayık benim gül ben yakamı bırakmıyor gideyim göğün ilkyazı, bir…
çatal kaşık sesi sonra çığlığı bir umutsuzluğa girerken dünyanın dışarda kar saati kırılgan ipek gibi keder var odalarda keder var…
olanca sesindeki gürlük yankılanır kara dağlarda eskiten ne var orada gökyüzünü gövdemden gövdene dağılırken kimya senin melez düşlerine karışır ben…