Bunları da Okuyun
Browsing: Attila İlhan şiirleri
Yangınlar alevinden geçip de gelen dost Yanar olmuş yüreğin nar olmuş lilişan Sen insansın sen insansın sen insansın sen insan…
bu ağır soluklu adamlar işçi olacaklar dudakları yanık kötü cıgaralardan avuçlarının dibi delinmiş ayakları yere heybetle basıyor birileri gümüşhâne’den birileri…
fırat rüzgâra karşı aktığı zaman suyun yüzü telâşlı bir korkuyla ürperir atmaca kayalıklarında poyrazın yalçın soluğu dökülür sığırcıklar çıplak kavaklardan…
yeryüzüne başka bir yıldızdan inmiş gibi yabancılar meşin ceketleriyle çarşıda konuşmaları başka türlü cıgara içmeleri değişik gülüşleri ve bakışları da…
ıslak bir otomobil sabah karanlığında seni kaybedilmiş bir oyuna iletirken inadın nagant gibi koltuğunun altında oynamakta direnmek ne demek düşündün…
Basmane’de Gaziler Caddesi’ne küçük bir yağmur götürdüm siz böyle akşamüstü görmedinizgizlice bir şarap tuttum yine o şehir korkusu ola ki…
kurtalan treni’nde unutulan bir kız çocuğu yıllardan kimbilir dokuz yüz kırk üç müdür sürdürür ömrü boyunca başladığı yolculuğukurtalan treni’ni sanki…
ne büyük bir yalan bu şehir karşı sahil yağmur bulutları ışıklar üstüne teyellenir bir yanılsamanın ışıkları epeyce titrek hicranlı sarı…
usul usul karanlıkta kürtçe konuştular ağaç suratlı iki adam kurt olduklarını bilmiyordum ne dediklerini anlamadım birdenbire konuştular dağların umum susmuşluğunda…
görünmez camlara mı çarptım dalgınlığın aynasında o akşam bambaşka bir şehre uçacaktım yıldız yağmurundan sırılsıklam yalnızlığımda o kadın bekliyordu
1. gecenin karanlığında uzun adamlar yanlış bir yağmurun iplerine dolaşmış daha yanlış bir yalnızlığa doğru gidiyor senin beklediğin gemiler hiç…
burnu eğik adımları tüy gibi kalleş bir çoban köpeği solumasıyla ansızın bastırdı yağmur akşamın iki parmak berisinde ıslanıyoruz gönül ferahıyla…
mıknatıslı bir anten gibi tek tek gökyüzüne açılmış kirpiklerim dilimde yanık yıldızların ta………………..
korkunun bıraktığı yerdeki kız ölümünü o dakika tanıyor bir muamma intihar nedeni oysa genç az bulunur bir ağız teni hiç…
bira yeşili oğlan alaca bıyık bir eli silahında uyur / neme lazım murassa bir kılıç gibi yakışıklı çetrefil dili var…
ay ışığında donuk ince ve uzun soru işaretleri midir gece leylekler sabahlara kadar sordukları nedir denizde yıldız zenginliği uzakta izmir…
su korkusuna uğradığım geceler yıldızsız geceler ıssız bir ova ıslığıyla kulaklarıma dolan artık ne bir tek satır yazıyorum ne bir…
BİN MISRA KAÇAK SONBAHAR ELE GEÇİRİLDİiki sonbahar kaçakçısı dün izmir’de yakalandışair olduğunu ileri süren sanık ve italyan sevgilisi ilk sorgularından…
biz buralı türk düşük bıyıklı yedi toprağa düşük allah diyen barut yalamışlı tekbir soluklu üç hilâl dökülür ellerinden uf içi…
ben tuzparça yerdeyim o bir düğüm dolaşık ne karanlık bir g………………..