Bunları da Okuyun
Cahit Zarifoğlu şiirleri
Bakıyorsunuz kuşlar Hazır Sokak lambaları yanık unutulmuş Bir kadıköy vapuru hınca hınç insan Çok geçmeyecek Martılar beyhude turlar atacak Kıyılar…
uzun bir geçmişimiz var hiç yorulmadan en azından bir kere eğlenceli beşikha biz varız ha biz maskeli balo saygıya durup…
Yaklaşan seherle sözlüsün. Bir zamanlar Dağ Taş ve toz toprak karlı yollar Ve buzullar arasında çağlayan sularda Aracıydın ekmeğine sevgili…
svebiş – hal’de büyük bir park her alman kentinde bulunduğu gibi ve merdiven tiyatrosunda bir adam yaratmak piyesiolmaz dedi berbel…
Korkuyu kapışır taşlar karanlık kendine çekince perdeyi göz hüzünle odayı kapar el uyur ve akvaryumda balık resmi çekilmiş nehirBöyle bir…
Bin desi derinlikte delik bir kalp Uzanır ağız Siyasal bir avuç hava isterBenimle fazla yakınlık kurdun Çiçeğim Köklerim ateş saplarım…
Dün kalabalıkta Sevmekten yorulmaktayım Yalpalayan bir sarhoş var Şimşek vuruyor onu bir çırpıda Seçip vuruyor Fırtına çevreği de onu buluyor…
Bulutların yeryüzüne doğru saçaklandığı vakitler Sürüleri doyurmuş Köylere emin bir gece yaymış Serin ve ılık evlerin seccadelerinde Yatsılarla nehrolmuş Helal…
Orda şehitler Afgan Derler ki gel iman armağanıyla boyanKan sancağı Cennet sedirlerinin basamağıYanlarında savaş atlarının cezbesi Her biri islâm ocaklarının…
Ağaçlara kılıçlara benzer çocuklar çıkıyor erikleri itiyorlar erikleri onları yırtıyor ellerinde dürtme silâhları plaj yıkıntılarına çarpıyorlarsarsıntıyla akıyor ayaklarını ıslatan yaprakların…
karanlık basmadan ovalarıma kainatın duru illetsiz aydınlıkları katılaşırken çocuk ruhlarında karanlık basmadan kararmadan taşıtlaret kemik taşıtı tam da mayalanmış yüreğimin…
Yaşamak bir sokak lambası gibi Bir gece evden atılmış bir çocuk sanki Tek bir damla tek bir ses gibi Aklıma…
Karışık bir iç deniz bunalımı Zafersiz bir kalyonda Ölümün her anki hatırasından uzak insanı her halinden tanıyan sakat bir ölü…
Bırakıyor ardından belalara beni Tedbirim öldü gövdemin binası geçtiGöğsümde ince gergin çelik bağcık Tenimi bastıran içerilereBağırıyor leylaklarım ağlıyor ağlıyor duvarlar…
benim şiirim….
Sabahtır Alkışlar gecenin Sıcak damları sükûn yapılarıyla Aydınlatır bir ucundan Kahvaltı sofrasında çay tasınıDüzgün uysal Işıklı bir de ağız Gizlice…
Bazen anlıyorum, bazen anlamıyorum. annemi, babamı nenemiannem şöyle der göstererek beni: cin gibi maşallahcin ne demek? gibi ne demek? babam…
gülünç şapkalarını sahipsiz şapkalarıyla bazen mavi yanaklı bir yıldızın, kızdan heykellerini utanç ve yenilgen bir gardrop odasında tanrıya benzer herşeyim…
Karşı dağdan meleyen canım Günler nasıl homurdanıyor başımızda Elini uzatıp baktın mı yas var komşular ülkesinde Bülbül neden kenetlenmiş Sorman…
Yüklenip geliyor gökyüzü evimizden yeryüzümüze Dilimize onur veren kelimeGüzel ticaret ettik Çölü okuyabiliyoruz deveyi çözebiliyoruz/Delicesine yalnızlıktan yana reyi Elleri berrak…