Bunları da Okuyun
Can Yücel şiirleri
Farzet hiç ayrılmadık Gözümde tütüyor Gözümü tütsülüyorsun hala Hep birlikteyiz sanki Seninle ben ve DÜNYA
Ne zaman Mühürdar’a gelirsem Çin’den Bir güzel susmak geliyor içimden Bir kız sevmistim gıllıgışlı Yuvamı yapan bir kırlangıçtı Aklımı kaçırıp…
Bir çift yaprakmış dalında yumuşacık Tutmuşum tutmuşum ellerinden senin Düşmüşüz yavaşça bir sakin derenin İçindeymişik yeşilmişik sazmışıkBalıklar gibiymiş sessiz ve…
Çekirgeydi Raşko’nun elindeki güvercin Raşko’da mengeneydi, bu beynimizde kalsın! Çekmişler ıstor diye muhribin dumanını Böyle aşk, böyle barış, Allah belamı…
Belkim bir kertenkeleydim piç edilmiş bir yağmurun serini bir güzelin çirkiniydim çirkinlerin en güzeli yeşil koşsa güneşlerin gölgesi ben en…
Şu gökteki ay var ya Şu boktan şu yarım ay Bakarsan bakarsan bakarsan Bi tek sözüme bakıyor benim dolunay olmak…
Ustamız Eluard’ın izindenKan yasası bu insanın: Üzümden şarap yapacaksın Çakmak taşından ateş Ve öpücüklerden insan! Can yasası bu insanın: Savaşlara…
Yabancı bir televizyon görüncesinde Bitkilerin nasıl çiftleştiğin seyrederken ağlıyorum Derken aklıma geliyor Güler’le ilk seviştiğimiz Orda da ağladığımı gülerek hatırlıyorum
Akdeniz yaraşıyor sana Yıldızlar terler ya sen de terliyorsun Aynı ıslak pırıltı burun kanatlarında Hiç dinmiyor motorların gürültüsü Köpekler havlıyor…
Pencerelerin kenarından Sarkmış tül perdeleri Pembe Evin Uçup uçup yüz sürüyorlar Karşı tepedeki manastırın selvilerineRüzgârla eğilip doğruldukça Sardunyalar, biberiyeler, Hiç…
‘Okumuş filler ki her birinin Nice Bostan, Gülistan ezberidir.’ Mavi bir ışık yandı gözlerimde, Gökyüzü öyle yakın Çocuklar doğacak çocuklarım…
Diyelim yağmura tutuldun bir gün Bardaktan boşanırcasına yağıyor mübarek Öbür yanda güneş kendi keyfinde Ne de olsa yaz yağmuru Pırıl…
başka türlü bir şey benim istediğim: ne ağaca benzer, ne de buluta. burası gibi değil gideceğim memleket denizi ayrı deniz,…
Düş bir yaş dalından düşerse Nereye düşer hiç düşündünüz mü? Yerde bir iz kalmayacak mı izdüşüm? Düşen yaş dalından düşünce…
Hayatta ben en çok babamı sevdim Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek- Nasıl koşarsa…
sen miydin o yalnızlığım mıydı yoksa kör karanlıkta açardık paslı gözlerimizi dilimizde akşamdan kalma bir küfür salonlar piyasalar sanat sevicileri…
o kadar da önemli değildir bırakıp gitmeler, arkalarında doldurulması mümkün olmayan boşluklar bırakılmasaydı eğer. utanılacak bir şey değildir ağlamak, yürekten…
Yerin seni çektiği kadar ağırsın, Kanatların çırpındığı kadar hafif.. Kalbinin attığı kadar canlısın, Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç… Sevdiklerin kadar…