Bunları da Okuyun
Nazım Hikmet Ran şiirleri
«Malatya» diyorum, senin çatık kaşlarından başka bir şey gelmiyor aklıma. Bursa’da kaplıcalar Amasya’da elma Diyarbakır’da karpuz ve akrep. fakat senin…
Toprak doyurası gözleri doymuyor Çok para kazanmak istiyorlar; öldürmemiz, ölmemiz lazım geliyor çok para kazanmaları için.Elbet de aşikare yapmıyor………………..
Onlar, ümidin düşmanıdır, Sevdiğim, Akarsuyun meyve çağında ağacın Serpilip gelişen hayatın düşmanıdır. Çünkü, ………………..
Görmek işitmek duymak düşünmek ve koşmak koşmak alabildiğine başı dolu başı boş koş mak He he hey Tarantababu he he…
Kapımın önünde üç selvi vardı. Üç selvi. Selviler rüzgarda sallanırlardı. Üç selvi. Kökleri yerde, başları yıldızlarda Üç selvi. Selviler salla………………..
Şehitler, Kuvâyi Milliye şehitleri, mezardan çıkmanın vaktidir! Şehitler, Kuvâyi Milliye şehitleri, Sakarya’da, İnönü’nde, Afyon’dakiler Dumlupınar’dakiler de elbe………………..
>İste Frenk şairinin gördüğü şark! İşte dakikada 1.000.000 basılan kitapların şark’ı! Lakin ne dün ne bugün ne yarın böyle bir…
«Mürdüm eriği çiçek açmıştır. — ilkönce zerdali çiçek açar mürdüm en sonra — Sevgilim, çimenin üzerine diz üstü oturalım karşı-be-karşı.…
1 Süleyman’a karısı telefon etti: — Konuşan ben, ben, Fahire. Tanımadın mı sesimden? Demek çok bağırdım birdenbire. Çığlık mı? Belki……
Hoş geldin! Kesilmiş bir kol gibi omuz başımızdaydı boşluğun… Hoş geldin! Ayrılık uzun sürdü. Özledik. G………………..
Hakkındır yaramazlık. Dik duvarlara tırman yüksek ağaçlara çık. Usta bir kaplan gibi kullansın elin yerde yıldırım gibi giden bisikletini.. <b………………..
Göğsümde 15 yara var! . Saplandı göğsüme 15 kara saplı bıçak! .. Kalbim yine çarpıyor, kalbim yine çarpacak! ! !…
Haydarpaşa garında 1941 baharında saat on beş. Merdivenlerin üstünde güneş yorgunluk ve telâş Bir adam merdivenlerde duruyor bir şeyler düşünerek.…
Pembe yanaklı al dudaklı bir karım olursa eğer.. Olursa 24 ayar ahlaklı.. Anama bakar gibi bakar.. İlaha tapar gibi taparım..!…
Durup dururken içimde bir şeyler kopup tıkıyor boğazımı, Durup dururken sıçrayıp kalkıyorum yarıda bırakıp yazımı, Durup dururken rüya görüyorum bir…
Bir yandan cellatlar girdi araya, Bir yandan, oyun etti bana bu mendebur yürek, Nasip olmayacak Memed’im yavrum, seni bir daha…
Biz haber etmeden haberimizi alırsın, yedi yıllık yoldan kuş kanadıyla gelirsin.</p………………..
Yaldızlı meşin kabı Parçalanmış kitabı Ay altında dün gece Deli bir derviş gibi Mumu sönmüş rahlesi yere devrilmiş gibi Okudum…
Doktor Litman İmre’nin masasında Bayan Çabai Yanoş’un yüreği Birazcık kibirli, birazcık mahzun Duruyor içinde bir kavanozun Kayısı güllerinin arasında.İncecik yarılmış…
Yine kitapları, türküleri, bayraklarıyla geldiler, dalga dalga aydınlık oldular, yürüdüler karanlığın üstüne. Meydanları zaptettiler yine…………………