Bunları da Okuyun
Nurullah Genç şiirleri
aldanıp da sakın “kal! ” deme bana taşları eriten hasretimle kanımı arıtan dağlara çıkıp hasretim uyuyan maharetimle gideğim şiirin topraklarınasen…
Susmak bir karanlığın başka bir karanlığa Karışıp yanmasıdır bakışlarında senin Bir ömrün eylülünde sararmış yine toprak Bulut bir bezirgânın saçlarını…
Hayat su misali süzülüp gider Vahşi derelerin selinde kalır Rüyasında gamlı bülbül ”ah” eder, Yankısı bir hayal gülünde kalırGüneş doğar,…
Zaman çığlık dolu; bu son geceden Aydınlığa indi bütün kederler Bir ses ‘uyan’ diyor, ‘ölüm gelmeden Yoksa seni karanlığa iterler’…
Diyemedim; evimde tutuklandı karanfil Diyemedim; maviye kan damladı içimden Bir hazân yıldızıydı mehtâbımda ellerin Sevgi midir, ısırgan dudaklı dilberlerin Gölgelerin…
beyaz bir buluttan birgün ansızın.. bir karanfil düştü parmaklarıma. gözlerine kuşlar doldu bir kızın elleri karıştı ırmaklarıma.. ıslak bir yürektir…
bir akşam sensizliğim eriyip aktı bende gözlerinin cemresi karanfildir bedende kirpiklerin kuşattı bütün mevsimlerimi şimdi varsın; sızın var duranda, yürüyende…
zembilcide büyüyen, dal üstünde uyuyan gülmek sende gül olur, sen bende diken diken elmas beşik içinde kundağını öptüğüm sevmek tende…
çöllerde iz sürenlere sat beni hülyasını bulanlara kat beni aslanların omuzuna çöken mi avucundan inci mercan döken mi buhurdanlıklarda tüten…
Yüregim adına cagırdım seni Bulutlara tutun, yagmurlarla gel Günesin dogup da, battıgı yerden Yalnız benim olan bir bir baharla gelGel…
Aynalarda seni hissediyorum, Hayal ırmağının çağıltısında Umutların mecnun parıltısında Rüyalarda seni hissediyorum… Ey dost en güzelin nakışındasın, Nurun karanlığa akışındasın,…
seni benim kadar sevecek olan başını taşlarda çürütmelidir yarasına dikenleri sarmalı kalbinde dağları yürütmelidirgözleri her sabah başka bir çeşme her…
Yaklaş; orda bir tohum çatlatıyor gölgeni Yaklaş ki, pervaneler görmüş rüyada seni Yaklaş; yasak meyvenin çürüdüğü daldayım Yaklaş; denize kırgın…
ağlama ki, aynalar kırılıyor içimde bulutlara değdirme ellerini, ne olur sanki görmüş gibisin bir pencere önünde sessiz hıçkırıklara gömülen bedenimi…
seni bir kilimin nakışlarında devlerin şimşekli bakışlarında kanı sevgi olan hatıraların göklere uzayan yokuşlarında bulamaz ayağı prangalılaryayını terkederken kırılan bir…
sensiz kalan bu şehri yakmayı çok istedim mavi bir aleve dönüştürdüm kalbimi bir anda tutuşturmak istedim beni böyle umarsız bırakıp…
İçimi sardığında her dikenli kördüğüm Kimdi, ilk baktığımda aynalarda gördüğüm Kimdi bahçemde mahrem çiçeklerle büyüyen Gecelerimde durup gündüzümde yürüyen Gözleri…
Gökleri kucaklasın kolların, gel içime Ellerin gözlerimin mehtabını süslesin Akıyorsun ırmaklar gibi hayallerime Büyülüyor gönlümü sanki rüyada sesinNaz ile uğulduyor…
seni yaşamadan ölmeyeceğim aşka özgü zakkum bahçelerinde gene acılara kalıyorum ben deniz ölesiye yakın ayaklarıma ey ülkemin pusatsız kahramanları erzurum…
sormasam da adını prangalarım söyler… iki damla göz yaşı akıtan yüreğime.. baharı unutturan sormasam da adını soldun bir tabeladır asılan…