Bunları da Okuyun
Nurullah Genç şiirleri
Bir şehla bakışın güneş edalım Deliyor dağ gibi kalkanlarımıYitirdim denizin saçına tutkun Sabahleyin erken kalkanlarımıBağrımda büyüdü ömür dikeni Hürriyet harcadı…
Önce korkunç azaba kahra gömülüyorum Sonra en büyük affa uğrayıp gülüyorum Çatlıyor da mezarım dışa vuruyor beni Terazi Rüveyda’ya divan…
Akşam, sihirli tablo; gözlerim kamaşıyor Düşünürken akşamsız aleme varanları Akşam, periler gibi ufuklarda yaşıyor Saçından süzülüyor yıldız çağlayanlarıBiraz sonra evlerin…
seni kaybettiğim o günden beri içimi dağlıyor hasretin, sızın kah gönderiyorsun yalnızlığını kah karşıma çıkıyorsun ansızınherhangi bir gecede, dumanlı bir…
ateşiyle pürmelal yandığım sen miydin ah dallarına umutla konduğum sen miydin ah bir kenarda bırakıp şehla defineleri nice bin kez…
Gönlümün maviliği gitmesin gökyüzünden Kuşların gülücüğü eksilmesin yüzünden Kar yağsada bu sessiz vadiye, gün bitmesin Yapraklar üşüse de, çiçekler üşümesin
Gidince, gülün rengi sarardı gözlerimde Mutluluk dolu dünyam karardı gözlerimdeGözyaşların yağmurdu, ıslatırdı içimi O yemyeşil gözlerin bahardı gözlerimdeYıldız gibi parladı…
beklenmedik bir fırtınaydı gelişin… uyandırdın sessizliğimi aysız gecelerde yaralı bir deniz gibi hıçkırdığını bir fanus altında sıkışıp kaldığını.. aşkla kenetlenen…
seninle karşılaşıp solduğum andı ölüm yüzüne baktığında tutuşup yandı ölümçoğaldıkça çoğalan bir sevda ülkesinde ellerine dokundun; sana inandı ölümo efsunlu,…
ben bir aziz değilim hele gündüz değilim attığı her adımda siyah bir iz bırakan bir yanında ürküten bir baldıran gövdesi…
Hasbahçesinde ömrün yakın olmaz bana gül Bîzârım ümidime kurulan her tuzaktan Tutuştu o lâcivert hayâle düşen kâkûl Bakanlar baktı sana;…
bileydim lâyık olmadığını yürür müydüm yollarındasen birazı tereddüt birazı kan ve gurur acılarla beslenen bir zakkum çiçeğisinoysa hep ışıl ışıl…
Istırâbdır yiğidim azığımız, hicrandır Mirasımız mahkûmdur, mahzundur, perişandır Gene de ye’se düşme yiğidim; imtihandır Filizlenen her ölüm, mazlumlara nişandırNe gönüllerde…
aşk ölümcül bir hülyadır anlayamadığım ey sarı gök bulutu, ey ıstırab gülşeni son bir karanfil gibi taşıyacağım seni kalbimin hüsnüyusuf…
hüznümün dudağıdır gökte açan karanfil talih, bir cellat gibi vurdu yüreğimizi ateşler ülkesinde o ve ben, iki mahkum kâh bir…
Bunca yıkılmış dağlar üstüne Kalbimin kanını buharlaştırdı gözlerinOysa kaç güvercin havalanmıştı içimden Konarak pervazlarına gülüşlerinin Kaç mermi sıyırmıştı ruhumu Acımasız…
Hülya tatlı bir andır Süzülür dibine selvi ağaçlarının Zambakların, sevda çimenlerinin. Dağlarda duman duman tütüyor sıla Sıla da garibin omuzlarına…
yanarım; öyle bakma yüzüme yağmur gibi dağıt kalbini saran hasret bulutlarını parlasın gözlerinde sonsuzluk usaresi dalgınlık evlerinin en güzel melikesi…
ey yıllardır içimde besledigim kanarya senin o sulusepken, yeşil gözlerin varya gökleri denizin elinden aldı fırtına delirdi; deniz bunaldı kızıl…
Kırmızıyı sevdiğini bilseydim hayallerim kıpkırmızı olurduİstanbul hala güneşin ardında ufuklarında birkaç kara leke birkaç kan pıhtısı dudaklarında İstanbul hala sevimli…