Bunları da Okuyun
Salih Bolat şiirleri
bu dağlar o çok öldüğüm dağlar değil eğri büğrü gülen bu çocuk bu yamyassı rüzgar kapının önünde uluyan bu gece…
gecikmiş karla döküldüğünde ağaçların sırı çekildiğinde fırtınanın elimizden aldığı deniz gecenin saldırısına uğramış bir kıyı kaldığında kendini hangi ışıkla sınayacak…
Ayrılığın ormanından topladığım çalı çırpıyla tutuşturacağım seninle yaralanmış şafağı o zaman taşlar dile gelecek ve anlatacak zamanın nasıl yağmalandığını şimşekle…
bugün eve gitme yusuf şarkı söyle dersten çıkmışsın bak elin yüzün tebeşir yağmur yok dışarda hava çok güzel gelirken bir…
herkes işinde gücünde tohumu alınıp bostanda bırakılmış bir salatalık gibi sararmış kurumuş elleriyle yün eğiren şu nine işinde gücünde arsa…
alo santral bana otel müdürünü bağlayın lütfen şu liman tablosunu kaldırsınlar hemen odamın duvarından ben ne zaman binmek istesem o…
her taş yürümek istiyor, baksana anımsamak istiyor kül, ateşin başlangıcını yeşermek istiyor kan, gecenin kollarında gülmek istiyor ölüler, baksana. eşilmiş…
Seni tanıdığımda Med zamanıydı, kanat alıştırıyordu ay Bakışlarının kardeşi, zümrüt toprak Çaresizliğin sesini tanımlıyordu saatin Sana yakışan da buydu Ve…
sessizce iniyor mermer merdivenler dolunay var minarenin arkasında tıka basa bulut dolu ağaçlar ne anlama geldiğini kimse bilmiyor bunun yol…
küpünde dinlenen şarap; yaz göğü fazla bir şey istemiyoruz, yaşamaktan başka anlamak istiyoruz, ters dönmüş böceği dinlemek istiyoruz, taştaki yosunun…
Dağa çizilmiş resimdir Bir çocuğun babası olmak Yakından bakınca anlaşılmaz Uzaktan belli eder kendini. Taşrada yalnız yaşamaktır Bir çocuğun babası…
göğü unut tek başına ölmüş bir karanlık ol banliyö trenlerinin camından bakan yenilgi gibi bak, denizi nasıl denetliyor martılar uzaklaşıp…
çünkü sürüyor hayat değişiyor herşey, aşk aşk bizim en eski kederimiz nehir yataklarından deltalardan biriktirdiğimizgün gelir, sorulur; bir ağuyu çiğnemekten…