kardeşiyim ağaçların, ırmakların ve taşta uyuyan yalnızlığın
korkular çağında sürgüne yem oldum, sanki gurbet yaşındayım
ruhum kırık, ruhum dalgın, ruhum isyan
ay içer, güneş yerim, sanki ölüm yaşındayım
rüyacı buldu beni, çöl adam yaptı beni
mor bir kuyu bu şehir, kendime çıkmak yaşındayım
mavi bir gündüzdüm eskiden, şimdi gecelerin karnındayım
nar suyuyla yıkandım da büyüdüm, artık vedalar yaşındayım
doldum taştım bu viranede, sanki can lokmasıyım
şarabımdan sarhoş oldu derya kuşları, sanki uçmak yaşındayım
gül ve hüzün aynı şey değil de nedir, ikisi de fazla duman
gitmek duman, kalmak duman, güzel bakan kadınların yaşındayım
yazların kalbinde dağıldım, çocukların gözleriyle şaşırdım
tenimin içinde saklandım, her şeyi hatırlamak yaşındayım
son hamlede anladım, dünya bir ceset, sanki anılar hurdası
sizin siyahınız çifte kavrulmuş, unutmak ve bağışlamak yaşındayım
bende uzak olanın, akan suların görgüsü var
hem mağrur hem kalenderim, sesime saplanan yıldızların yaşındayım
ağrıyan yerlerime suçlarınızı bırakıp kayboldunuz
yüzünüzü ben uydurmuştum, kış renkli bir orman yaşındayım
nerede olsa tanırım ömrümün beyaz kokusunu
ışıktan bir canım var, ısırılmış bir elmanın yaşındayım
susmayan bir hasret edindim kendime, doğudan koparılmış
acıyor gövdemin uykusuzluğu, aşık kalmak yaşındayım…