emdim karanlığı
üşüdüm senden
düştüm boşluğuna eski zamanın
ne bu geceleri ağlamak sensiz
ne bu acıları taşımak bir sır
zaman süt emiyor memelerinden
kanın birikiyor sıcak küllerde
kül tutuştu
saçının yangınından
birikti orada bütün ırmaklar
koptu kıyametim son baharından
emdim karanlığı
üşüdüm senden
düştüm boşluğuna eski zamanın
dağınık gülüşün hicran katıyor
güz yanığı yemyeşil gözlerime
usul usul aktın damarlarıma
bükülmez bileğim koptu kolumdan
en tenha yerinden vuruldu kalbim
yandı şahdamarım bakışlarından
ağlayışın azgın
isyanın yangın
nefretin dönüştü bir yanardağa
düştüm boşluğuna
eski zamanın
emdim karanlığı
üşüdüm senden