yoluma düştün
kan kırmızısı karanfil
işte bu yüzden
incecik parmaklarının ucunda
türküler
biçiyor alnımı ortasından
dağlara vuruyorum göğsümü
bilen biliyor karanfil
gözlerin denize düştü bir kez
istanbul köpük köpüktür şimdi
işte bu yüzden
sizin oralar aklımdan çıkmıyor
sahi
sizin oralar neresi karanfil
ardahan mı, bitlis mi, kosova mı, cezayir mi, geyve mi, kudüs mü
sizin oralarda
ekinleri gök iken mi biçerler karanfil
sık ağaçlı yerler midir sizin oralar
sizin oralarda
göğüs yangınını söndürecek kadar engin deniz bulunur mu
sizin oralarda
annelerin mendillerini kurutacak kadar büyük güneş var mıdır
sizin oralarda
gül filizleri üzerine ayakkabılarınızla mı basarsınız
sizin oralarda
aşk filizlerini azı dişlerinizle mi ezersiniz
sizin oralarda
ceylanların gözleri zeytinkarası mıdır
sizin oralar urfa mı, buhara mı, karaağaç mı, medine mi, rize mi, caharkale mi, erzincan mı
sizin oralarda
yalancıları titrek seslerinden mi yoksa aynaya bakarak mı tanırlar
sizin oralarda
ilk yaz uykularına kekik kokularını yavru ceylanlar mı karıştırır
sizin oralarda
deniz mavi, türkü mavi, yürek mavi, kanda ateş mavi midir
karanfil
yoluma düştün
kan kırmızısı karanfil
işte bu yüzden bir dergi yandı göğsümde
yüzüm, ellerim, yıllarım tutuştu karanfil
işte bu yüzden
kanadıma kar değdi
yüzüme yüzün, alnıma
ay düştü
boynun boynuma düştü
“ozanım bugün, şairim bugün”
dolanma başımda
vurma beni anabelle’im
sürgün duyguların engin gülüşü
hasretin yanıyor ta kanlıca’da
eriyor, eriyor, akıyor gövdem
buluyor gözlerin beni her yerde
yoluma düştün
kan kırmızısı karanfil
işte bu yüzden her şey bir anda oldu
sahaflarda şiir kitapları bir çift güvercin oldu
mektuplar, öyküler ve tiyatrolar hepsi süreyya oldu
istanbul bir leyla oldu
sen bir ışık oldun, bengisu oldun, bahar oldun, gonca oldun
toprağı bağrımda bir gonca gibi
öpüp öpüp kokladım küçüğüm
kıyar mıyım sana düşme göğsümden
boyandım rengine civanım canım
kaldır başını canım
vur beni
ette kurşun dursun, yarada kezzap, ciğerde
kan, yürekte
sevdan
kaldır başını leyla
böyle sevda bir defa yaşanır
bu çağda
at koşuyor, damar çatlıyor / yar
topraktan ter akıyor
türküden hicran akıyor
parmakların içime akıyor
geceye ak düşüyor, yıldızlara tılsımın
kanıma ateşin düşüyor
omuzuma dağlar düşüyor
yüzüme bak ey
alınyazım, al yazmalım, karagözlüm
oğulda balım, dağımda
karım
çar kaşını, düş peşime kurbanın olayım
kurbanın
böyle sevda bir defa yaşanır bu
çağda ve
alaca topraklarda kızarır gül gül olur
alagülde barut olur
mecnun olur
döşte yara olur / a balım
yiğitte işte böyle
böyle
be
yoluma düştün
kan kırmızısı karanfil
başımda kavak yelleri esmiyor
yüzüme iyi bak
gün eğri düştü omuzlarıma
karanfil