Döğülmeye söğülmeye koğulmaya billâh
Hep râzıyım ammâ ki efendim senin olsam
Eylesen tûtîye tâlim-i edâ-yı kelîmât
Sözü insan olur ammâ özü insan olmaz
Ey dil ki hecre doymayıp istersin ol mehi
Şükr et bu hâle yoksa gelir yüz belâ sana
Cevr odı yaktı beni yanımda durma ey gönül
Bir tutuşmuş âteşem kurb-ı civârımdan sakın
Edemem terk Fuzûlî ser-i kûyın yârin
Vatanımdır vatanımdır vatanımdır vatanım
Ey Fuzûlî câna yetmişem gönülden şükr kim
Bağladım bir dil-bere kurtardım ancan cânımı
Cân u dil kaydını çekmekten özüm kurtardım
Cânı cânâneye ettim dili dildâra fedâ
Ah eylediğim serv-i hırâmânın içindir
Kan ağladığım gonce-i handânın içindir
Dostum âlem seninçün ger olur düşmen bana
Gam değil zîrâ yetersin dost ancak sen bana
Esîr-i gurbetiz biz senden özge âşinâmız yok
Ayağın kesme başınçin bizim mihnet-serâlardan
Kıldı zülfün tek perişan hâlimi hâlin senin
Bir gün ey bî-derd sormazsın nedir hâlin senin
Ne yanar kimse bana âteş- i dilden özge
Ne açar kimse kapım bâd-ı sabâdan gayrı
Cân u ten oldukça menden derd ü gam eksik değil
Çıksa can hâk olsa ten ne can gerek ne ten bana
Avâreler felekzedeler mübtelâlarız
Alemde bir muhabbete kalmış gedâlarız
Hâlî etmiştir mahabbet beni benden dostlar
Ayb kılman âlemde görseniz bî-pervâ beni
Demen kim adli yok yâ zulmü çok her hâl ile olsa
Gönül tahtına andan özge sultân olmasın yâ Rab
Tutuştu gam oduna şâd gördüğün gönlüm
Mukayyed oldu ol âzâd gördüğün gönlüm