Kudretün gül-zârına bir sebze Sidrü’l-müntehâ
Hikmetün şem‘ine bir pervâne Cibrîl-i emîn
Sun‘un eyvânında bir kandîldür nüh âsmân
San‘atun dîbâcesinden bir varak rûy-i zemîn
Dergeh-i ta‘zîm ü tekrîmünden âlem kâm-cûy
Hırmen-i ihsân ü eltâfundan âdem hûşe-çîn
Arsa-i idrâk-i fevz-i re’fetün dârül-emân
Rişte-i ümmîd-i feyz-i rahmetün hablü’l-metîn
Hâkdan her zerre te’yîdünle bir cism-i latîf
Âbdan her katra tevfîkünle bir dürr-i semîn
Ol amîmü’l-feyz mün’imsen ki feyz-i şâmilün
Rızk taksîminde kılmaz imtiyâz-ı küfr ü dîn
Vâdî-i derkündedür ser-geşte fehm-i tünd-seyr
Mülk-i tevhîdündedür mahsûr akl-ı dûr-bîn
İlm-i irfânunda her kim bir yakîn bulmuş velî
Hîç şek yohdur kim ol idrâki hasr etmez yakîn
İktizâ-yı hikmetün izhâr-ı kudret kılmağa
İhtilâf-ı tab‘ ile ezdâdı etmiş hem-nişîn
Hâdisât-ı ihtilâf-ı devrden görmez halel
Kime kim ma‘mûre-i hıfzun olur hısn-ı hasîn
Hîç kim cürm ile dergâhundan olmaz nâ-ümîd
Senden ister kâm eger rüsvâ vü ger halvet-nişîn
Sensen izhâr eyleyen ma‘şûka âşık şevkini
Âşıkı sensen kılan ma‘şûk şevkiyle hazîn
Neş’e-i aşkunladur Mecnûn sürûdı sûznâk
Pertev-i hüsnünledür Leylî cemâli nâzenîn
Pâdişâhâ iktizâ-yı hikmetün tenbîh edüp
Gerçi havrâ ravza-i tâ‘âta konmışdır rehîn
Tâ‘atun eyler Fuzûlî tâkat oldukça velî
Hırs ile ne ravza-i Rıdvan diler ne hûr-i ‘în
Hûr-i ‘în ü ravza-i Rıdvan havâyîlikdürür
Nefsden geçmişdür ol senden rızâ ister hemîn
Bu vâcibü’l-vücûd isbâtına bürhân-ı kâtı‘dur ve Bekâ-i sâir-i mevcûdâta delîl-i mâni‘dür.
Etmek gerek ehl-i feyz ü bîniş
Tahkîk-i vücûd-ı âferîniş
Bilmek gerek anı kim cevâhir
Ne genc-i nihândan oldı zâhir
Ne dâiredür bu devr-i eflâk
Ne zâbıtadur bu merkez-i hâk
Cisme arazı kim etdi kâim
Nâra neden oldı nûr lâzım
Her hilkate gerçi bir sebep var
Âyâ sebebi kim etdi izhâr
Ger kâf ile nûndan oldı âlem
Âyâ neden oldı kâf ü nûn hem
Bî-hûde değül bu kâr-hâne
Bî-fâide gerdiş-i zemâne
Hâşâ ki bu turfe nakş-ı garrâ
Nakkâşından ola müberrâ
Hâşâ ki bu bârgâh-ı âli
Bir dem eyesinden ola hâlî
Fikr eyle vü gör nedür bu üslûb
Ne sâni‘edür bu sun‘ mensûb
Her zerre-i zâhirün zuhûrı
Bir özgeye bağludur zarûrî
Ger gâyete eylesen teemmül
Zâhir olur anda mazhar-ı kül
Versen özüne fenâ-yı mutlak
İsbât olur ol fenâ ile Hak
Ger var ise ma‘rifet mezâkı
Fânî sana bes delîl-i bâkî
Hakkâ ki hemîn vücûd birdür
Bir zâta vücûd münhasırdur
Aksidür anun vücûd-i ağyâr
Ma‘nîde yoh i‘tibâr ile var
Var olanı halk yoh sanurlar
Yoh varlığına aldanurlar
Yohdur bu vücûdun i‘tibârı
Hak âyînedür cihân gubârı
Ey akl edeb riâyet eyle
Bu bilmek ile kifâyet eyle
Tahkîk-i sıfâta kâni‘ olgıl
Endîşe-i zâta mâni‘ olgıl
Ol perdeye kimse râh bulmaz
Tahkîk bil anı bilmek olmaz
Ger yetse idi bu sırra idrâk
Demezdi Resûl mâ arefnâk
Halk oldı bu bahr-ı hayrete gark
Tâ halkdan ola Hâlika fark
Her rişte ki Hak ıyân edüpdür
Ser-riştesini nihân edüpdür
Bir kimse eğer olaydı âgâh
Kim halkı nişe yaradur Allâh
Mümkin ki irâdetiyle ol hem
Halk edebileydi özge âlem
Vermez çü kemâl-i hikmet-i Hak
Tahkîk-i rümûza râh-ı mutlak
Fâş oldı ki sırr-ı Hak nihândur
Âlemde nişânı bî-nişândur
Bu izhâr-ı i‘tirâf-ı cehâletdür ve İkrâr-ı isrâf-ı ma‘siyetdür
Ey hikmete bahmayan nazarsuz
Ahvâl-i zemâneden habersüz
Ta‘n etme ki çerh bî-vefâdur
Dâim işi cevr ile cefâdur
Şerh eyle mana ki çerh n’etdi
Andan ne cefâ zuhûra yetdi
Nen var idi kim elünden aldı
Ne mertebeden aşağa saldı
Devrâna getürdi mihr ü mâhı
Anc’etdi sipîdi vü siyâhı
Geh âteşe zecr-i âb verdi
Geh bâda gam-ı türâb verdi
Şem‘-i emelün münevver etdi
Her ne diledün müyesser etdi
Kıldı seni hîçden bir âdem
Esbâb-ı tena‘‘umun ferâhem
Çerhun hod işi senünle böyle
Sen n’eyledün anun ile söyle
Her dem anı bî-vefâ ohursen
Dönsün deyü min duâ ohursen
Çün ol sana kıldı mihr-bânlığ
Yahşılığa eyleme yamanlığ
Ey rûh ki câm-ı cehl edüp nûş
Hubb-i vatan eyledün ferâmûş
Kim saldı seni bu teng râha
Handan düşdün bu dâm-gâha
Sen terk kılup adem diyârın
Buldukda vücûd-ı i‘tibârın
Kılmışdı senünle hikmetullâh
Ecnâs-ı havâs u aklı hem-râh
Tâ âleme geldüğün zamanda
Bâzâr-ı tereddüd-i cihânda
Sermâyeleründen edesen sûd
Ol sûd nedür rızâ-yı ma’bûd
Hâlâ ki hasâret oldı vâki‘
Sermâyelerün tamâm zâyi‘
Hayrân ü mükedder ü tehî-dest
Ahvâli harâb ü rütbesi pest
Dönsen yine geldüğün makâma
Kâbil mi düşersen ihtirâma
Elbetde zelil ü hâr olursen
Bu fi‘l ile şerm-sâr olursen
Ey nefs-perest ü cism-perver
Olma gam-ı hırs ile mükedder
Cehd ile azâb-ı gûr yığma
Sa‘y eyle metâ-ı mûr yığma
Alma ele sâgar-ı mey-i nâb
Kim garka eder seni bu gird-âb
Olma nigerân-ı sebze-i beng
K’âyîne-i dînüne salur jeng
Def kimi gögüsde lehv koyma
Ney kimi hevâ-yı nefse uyma
Dâmân-ı tarîk-i şer‘ dutgıl
Her ne ki hilâf-ı şer‘ unutgıl
Tahkîk-i vesîle-i vusûl et
Taklîd-i şerîat-i Resûl et
Bu ser-defter-i enbiyânın evsâfından bir varakdur ve Server-i asfiyânun gül-zâr-ı eltâfından bir tabakdur
Ey pâdişeh-i serîr-i levlâk
Maksûd-ı vücûd-ı hâk ü eflâk
Olmış eflâk hâk-i râhun
Çekmiş eflâke hâk câhun
Ey râkım-ı nüsha-i meânî
Ma’mûre-i ilm-i dîne bânî
Şâhenşeh-i mesned-i risâlet
Ressâm-ı kavâid-i adâlet
Ey arş-nevâz ü ferş-perver
Defterdâr-ı hisâb-ı mahşer
Ser-defter-i enbiyâ-yı mürsel
Anlara hem âhir ü hem evvel
Ey vâzı‘-ı ıstılâh-ı îmân
Hakdan sebeb-i nüzûl-i Fürkân
Sensen sultân ü gayr haylün
Senden özge senün tufeylün
Ey halvet-i kudse şem‘-i mahfil
Cibrîl teredüdine menzil
Hak emri senünle halka cârî
Kavlünle ol emrün i‘tibârı
Ey kıble-nümâ-yı ehl-i tâat
Gencîne-i gevher-i şefâat
Tâc-ı ser-i arş hâk-i pâyun
Şem‘-i şeb-i Kadr nûr-ı râyun
Ey vâsıta-i nizâm-ı âlem
Dîvân-ı Haka vezîr-i a‘zam
İrfân-ı sıfât u zâta ârif
Keyfiyyet-i kâinâta vâkıf
Ey zâtun içün beşer vücûdı
Âdemde sana melek sücûdı
Yâsin sadef-i dür-i sıfâtun
Tâhâ gül-i bûstân-ı zâtun
Ey mekteb-i dânişe muallim
Mahrûse-i hükm-i şer‘e hâkim
Dergâhuna enbiyâ rücûı
Ta‘zîmüne âsman rükûı
Tahsin sana ey huceste-fercâm
Kim vaz‘ kılup tarîk-ı İslâm
Keyfiyyet-i hâli rûşen etdün
Hayr ü şer işin muayyen etdün
Ahvâl-i evâmir ü nevâhî
Ma‘lûm etdün bize ke-mâhî
Sen bildürdün ki kimdür Allâh
Sensüz kim olurdı andan âgâh
Güm-râhları tarîka saldun
Üftâdelerün elini aldun
Fâş oldı nasîhatün cihâna
Sen koymadun ortada behâne
Ammâ bize yohdur ol saâdet
Kim hıfz-ı tarîkun ola âdet
İhmâl ederüz itâatünde
Taksîr edâ-yı hidmetünde
Her niçe ki hâr ü şerm-sâruz
Bu cürm ile hem ümîd-vâruz
Kim feyz-i avâtıf-ı amîmün
Şad eyleye gönlin ehl-i bîmün