Maksad şem‘i münevver oldı
Sandûk-ı emel dür ile doldı
Tedrîc ile kıldı kilk-i takdîr
Nakş-ı garazı rahimde tasvîr
Ber verdi nihâl-i bâğ-ı maksûd
Açıldı gül-i hadîka-i cûd
Çün va‘de erişdi doğdı bir ay
Hurşîd ruhıyla âlem-ârây
Şâd oldılar andan ata ane
Şükrâne verildi çoh hizâne
El kıssa ademden oldı peydâ
Bir tıfl-ı müzekker ü müzekkâ
Hurşîd kimi kemâle kâbil
İsâ kimi tıfllıkda kâmil
Ol dem ki bu hâk-dâna düşdi
Hâlini bilüp figâna düşdi
Âhir günine evvel eyleyüp yâd
Ahıtdı sirişk kıldı feryâd
Ya‘nî ki vücûd dâm-ı gamdur
Âzâdelerün yeri ademdür
Her kim ki esîr olur bu dâma
Sabr etse gerek gam-ı müdâma
Olmışdı zebân-ı hâli gûyâ
Söylerdi ki ey cefâcı dünyâ
Bildüm gamunı senün ki çohdur
Gam çekmeğe bir harîf yohdur
Geldüm ki olam gamun harîfi
Gel tecribe kıl men-i zaîfi
Her handa gam olsa kılma ihmâl
Cem‘ eyle dil-i hazînüme sal
Hem ver mana gam yemek kemâli
Hem âlemi gamdan eyle hâlî
Peyveste meni esîr-i gam kıl
Kem kılma nasîbümi kerem kıl
Zevk ile geçürme rûzgârum
Fânî olana yoh i‘tibârum
Ey aşk garîb-i âlem oldum
Âvâre-i vâdî-i gam oldum
Tedbîr-i gam etmek olmaz oldı
Geldüm gerü getmek olmaz oldı
Senden dilerem meded ki dâim
Temkînüm ola senünle kâim
Bir bezmde kim şarâbı kandur
Sâkî cellâd-ı bî-emândur
Bir mey mana sun ki mest ü medhûş
Dâim özümi kılam ferâmûş
Ne geldüğümi bilem cihâna
Ne anı ki nişedür zemâne
Âlem gözüme görünmeye hîç
Bu riştede bulmayam ham u pîç
Dâye anı pâk kıldı kandan
Kaldurdı bu tîre hâk-dandan
Guslin verüp âb-ı çeşm-i terden
Süt yerine verdi kan ciğerden
Akvâm u kabâili olup şâd
Ol nev-rese Kays koydılar ad
Cân ile kılurdı dâye i‘zâz
Esbâb-ı kemâl-i terbiyet sâz
Lâkin o edüp hemîşe nâle
Hoşnûd değüldi hîç hâle
A‘zâsın edüp eliyle efgâr
Eylerdi müdâm nâle-i zâr
Süt içse sanurdı kim içer kan
Emcek görünürdi ana peykân
Yoh idi firîb ile karârı
Yanında firîbün i‘tibârı
Bir gün anı gezdürürdi dâye
Derdini yetürmeğe devâya
Bir evde meğer ki bir perî-veş
Ol tıflı görüp besî müşevveş
Rahm etdi eline aldı bir dem
Tıfl anı görünce oldı hurrem
Hüsnine bahup karâr dutdı
Feryâd ü figânını unutdı
Oldukça elinde oldı handân
Düşdükde elinden etdi efgân
Mâhiyyetini çü dâye bildi
Ol mâhı ana enîs kıldı
Oldı bu dahi anunla mu‘tâd
Ne dâye ne ane eyledi yâd
Zâtında çü var idi mahabbet
Mahbûb görünce dutdı ülfet
Aşk idi ki oldı hüsne mâil
Hüsni ne bilürdi tıfl-ı gâfil
Ma‘lûm idi ehl-i hâle ol hâl
Kim nüsha-i aşkdur bu timsâl
Elbette bu tıflı zâr eder aşk
Âşüfte-i rûzgâr eder aşk
Elbette kılur bu subh te’sîr
Hurşîd çıhup olur cihân-gîr
Çün terbiyeti edip o dâye
Verdi eser-i tamâm ol aya
Gün günden edüp kemâl hâsıl
Ol mâh-ı nev oldı bedr-i kâmil
Geldükçe mey-i vefâdan eyyâm
Her devrede sundı ana bir câm
Tâ kıldı anı tamâm ser-mest
Tedrîc ile dâm-ı aşka pâ-best
Çün sür’at ile dönüp zemâne
On yaşına yetdi ol yegâne
Babasına muktezâ-yı âdet
Farz oldı ki anı ede sünnet
Cem‘ etdi ehâlî-i diyârı
Her sâhib-i izz ü i‘tibârı
Bezl eyledi ol kadar zer ü sîm
Kim yetdi kıyâsa fakrdan bîm
Halk anda görende kesret-i mâl
Bîm oldı ki mün‘akis ola hâl
Ol sâf-zamîr ü pâk-meşreb
Bir bezm-geh eyledi müretteb
Kim görmedi anı çeşm-i sâgar
Cemşîdden özgeye müyesser
İtmâma yetüp tarîk-i sünnet
Ta’lîm-i ulûma yetdi nevbet
Esbâb ana eyleyüp mürettep
Verdiler anunla zîb-i mektep
Bu bünyâd-ı binâ-yı belâdur ve Mukaddime-i elem-i ibtilâdur
Mektebde anunla oldı hem-dem
Bir niçe melek-misâl kız hem
Bir saf kız oturdı bir saf oğlan
Cem‘ oldı behişte hûr ü gılmân
Oğlanlara kızlar olsalar yâr
Aşka bulunur revâc-ı bâzâr
Kız nergis-i mest edüp füsûn-sâz
Oğlana satanda işve vü nâz
Oğlan niçe sabr pîşe kılsun
Ve sabrı hem olsa nişe kılsun
Ol kızlar içinde bir perî-zâd
Kays ile mahabbet etdi bünyâd
Bir turfe sanem ki akl-ı kâmil
Gördükde anı olurdı zâil
Zülfeyn-i müselseli girih-gîr
Cân boynına bir belâlu zencîr
Ebrû-yı hamı belâ-yı uşşâk
Hem cüft letâfet içre hem tâk
Her kirpüği bir hadeng-i hun-rîz
Peykân-ı hadengi gamze-i tîz
Deryâ-yı belâ cebîn-i pâki
Çîn cünbişi mevc-i sehm-nâki
Çeşm-i siyehine sürmeden âr
Hindûsına sürme hem giriftâr
Ruhsârına reng-i gâzeden neng
Hergiz ana gâze vermemiş reng
Göz merdümeğinden olsa hâlî
Göz merdümeği olurdı hâlî
La‘l ü düri gösterürdi her dem
Evrâk-ı gül içre ıkd-i şeb-nem
Ebvâb-ı tekellüm etse meftûh
Emvâta verürdi müjde-i rûh
Şimşâd-ı latîfine mürekkeb
Sîb-i zenah u türünc-i gabgab
Endâmı latîfe-i ilâhî
Deryâ-yı letâfet içre mâhî
Şehbâz bahışlu âhu gözlü
Şîrîn hareketlü şehd sözlü
Râh u revişi müdâm gamze
Başdan ayağa tamâm gamze
Ayruhsıca-şekl ü hoşça-peyker
Yahşice sanem güzelce dilber
Âlem ser-i mûyınun tufeyli
Mahbûbe-i âlem adı Leylî
Kays anı görüp helâki oldı
Min şevk ile derd-nâki oldı
Ol nâdire hem ki Kaysi gördü
Min zevk bulup özin itürdi
Gördi ki bir âfet-i zemâne
Misli dahi gelmemiş cihâna
Bu sıfat-ı Mecnûndur ve İbtidâ-yı mihnet-i füzûndur
Bir dilber-i serv-kadd ü gül-rûy
Serv-i hoş u gül-ruh u semen-bûy
Şîrîn lebi menşe’-i letâfet
Ra‘nâ kadi durduğiyle âfet
Evsâf-ı letâfetinde söz çoh
Eltâf-ı melâhatinde söz yoh
Şehlâ gözi nergis-pür-efsûn
Zîbâ kaşı nergis üzreki nûn
Hüsni güli lâle-i şafak-fâm
Zülfi hamı lâle üzreki lâm
Ağzı sıfatı hod etmek olmaz
Esrâr-ı nihâna yetmek olmaz
Zülfi sözi zikr-i halka-i râz
La‘l-i lebi âb-ı çeşme-i nâz
Devr-i meh-i rûyi çeşme-i nûr
Hâk-i kef-i pâyı sürme-i hûr
Bir gâyet ile şemâili hûb
Kim Leylî olanda ana matlûb
Bir gözgüye ger açup gözini
Gözgüde göreydi öz yüzini
Öz ârızına olurdı meyli
Kılmazdı hevâ-yı hüsn-i Leylî
Ol iki semen-ber ü sehî-kad
Bir birine oldılar mukayyed
Bir câmdan içdiler mey-i zevk
Ol iki harâb-ı bâde-i şevk
Girdâb-ı belâya oldılar gark
Kalmadı aralarında bir fark
Evzâ-ı muhâlif oldı yek-sân
Gûyâ iki tende idi bir cân
Her kim sorar olsa Kaysa bir râz
Leylîden ana gelürdi âvâz
Kim Leylîye kılsa bir hitâbı
Kays idi ana veren cevâbı