Bî-hûdedür ol kamu fesâne
Kim âşıkdur fülan fülâna
Çün vâkıa şek mahalli oldı
Ol vâkıadan teselli oldı
Leylî hem oturdı evde nâ-çâr
Döndi sadefine dürr-i şeh-vâr
Bir bürcde sâbit oldı ahter
Mahbûs-i hizâne oldı gevher
La‘l oldı esîr-i sîne-i seng
Habs oldı gül-âba şîşe-i teng
Gamdan tebeh oldı rûzgârı
Nevmîd dil-i ümîd-vârı
Âh eyler idi velî ne hâsıl
Ol yel açamazdı gonca-i dil
Göz yaşı tökerdi lîk ne sûd
Bitmezdi anunla nahl-i maksûd
Zülfi kimi pîç ü tâba düşdi
Hayrân kalup ıztırâba düşdi
Ağzı kimi hulkın etdi gam dar
Çeşmi kimi cismi oldı bî-mâr
Ne derdini sahlasa karârı
Ne şerh-i gam etse gam-güsârı
Fânûs-ı hayâle girdi ol şem‘
Gönlini kılup hayâl ile cem‘
Her dem çeküp ol gam içre min âh
Sabr etdi zarûret ile ol mâh
Derd ile düzüp terâne-i gam
Bu bir gazeli ohurdı her dem
Bu gazel Leylî dilindendür
Felek ayırdı meni cevr ile cânânumdan
Hazer etmez mi aceb nâle vü efgânumdan
Oda yandurmasa bir şu‘le ile nüh feleği
Ne biter âteş-i âh-ı dil-i sûzânumdan
Gam-ı pinhân meni öldürdi bu hem bir gam kim
Gül-ruhum olmadı âgeh gam-ı pinhânumdan
Âh idi hem-nefesüm âh ki ol hem âhir
Çıhdı ikrâh kılup külbe-i ahzânumdan
Men ne hâcet ki kılam dâğ-ı nihânum şerhin
Âkıbet zâhir olur çâk-i girîbânumdan
Hak bilür yâr değül cân ü dilümden gâib
N’ola ger gâib ise dîde-i giryânumdan
Cân eğer çıhsa tenümden eser-i mihri ile
Eser-i mihri sağınman ki çıhar cânumdan
Lutf edüpsen meğer ey bâd bu günden beyle
Veresen bir haber ol serv-i hırâmânumdan
Ey Fuzûlî gam-ı hecr ile perîşândur hâl
Kimse âgâh değül hâl-i perîşânumdan
Tamâmî-i sühan
Sâkî getür ol mey-i mugânı
Kim unudalum gam-ı cihânı
Rahm eyle ki kasd-ı cân eder gam
Bağrum sitem ile kan eder gam
Kıl aklumı bâde ile zâil
Çerhün siteminden eyle gâfil
Feryâd ki çerh bî-vefâdur
Dâim işi cevr ile cefâdur
Bir âdet ile medârı yohdur
Devrânınun i‘tibârı yohdur
Ger hem-nefes etse iki yârı
Bir yere getürse iki zârı
Elbette sebep salup araya
Anları esîr eder belâya
Bi’llâh ne yamandur âşinâlığ
Çün vâki‘ olur yine cüdâlığ
Gül-zâr-ı kelâm bağ-bânı
Beyle bezemiş bu bûstânı
Kim serv-i riyâz-ı mihnet ü derd
Sevdâ-zede Kays-i derd-perverd
Her subh gederdi mektebe şâd
Mektebde olurdı gamdan âzâd
Meşk-i hat-ı hüsn-i yâr ederdi
Def‘-i gam-ı rûzgâr ederdi
Zevk ile dutup tarîk-ı sâbık
Âdet üzerine subh-ı sâdık
Geldi yine mektebe ferah-nâk
Tâ kim kıla zevk-ı vaslı idrâk
Gördi ki behişte hûr gelmez
Gün çıhdı henüz nûr gelmez
Hurşîdsüz oldı rûz tâ şeb
Oldı başına karanu mekteb
Bildi ki sipihr-i şu‘bede-bâz
Bir şu‘bede eyleyüpdür âğâz
Elbette cefâ-yı ta‘n-ı ağyâr
Ol gün yolına bırahdı bir hâr
Nevmîd olup etdi nâle bünyâd
Dedi nedür ey felek bu bî-dâd
N’etdüm sana kasd-ı cânum etdün
Kat‘-ı reh-i dil-sitânum etdün
Kesdün taleb-i garazda râhum
Bildür mana kim nedür günâhum
Evvel meni eyledün mükerrem
Vasl-ı sanem ile şâd ü hurrem
Döndün yine beyle cevr edersen
Ol devre nakîz devr edersen
Vehm eylemedün mi kim çeküp âh
Sûz-ı ciğer ile bir seher-gâh
Yanduram oda tokuz revâkun
Sûzın sana bildürem firâkun
Tedbîr kıl ey muallim-i pîr
Et sihr ile ol perîni teshîr
Ancak mana sanma yetdi bu gam
Kim yetdi mana yeten sana hem
Düş ey elif istikâmetünden
Şerm eyle bu kadd ü kâmetünden
Kaddi hevesiyle dem urursen
Ol getdi aceb ki sen durursen
Ey nûn çü nihândur ebrû-yi yâr
Sen dahi nazarda durma zinhâr
Ey mîm çü ağzı oldı gâib
Oldı sana hem adem münâsib
Olsan nola ey devât dil-teng
Âyîne-i hâtırun dutup jeng
Ol turra-i müşg-bûdan ayru
Hicrân kara bağrun eylemiş su
Ey hâme sirişk-bâr olupsen
Ser-geşte vü bî-karâr olupsen
Gûya bu gün etmemiş müyesser
Devrân sana dest-bûs-i dilber
Ey levh hatınun eyle yâdın
Kıl sînede nakş gam sevâdın
Bir niçe gün ol esîr-i hicrân
Mektebde gezüp kılurdı efgân
Her rûz figânı ile tâ şeb
Ta‘zîb çekerdi ehl-i mekteb
Şeb hem kıluben figân ü zârı
Eylerdi muhâtab ol nigârı
K’ey göz nûrı gönül sürûrı
Sensüz gözümün yoh oldı nûrı
Evvel ne idi bu âşinâlığ
Âhir nişe eyledün cüdâlığ
Evvel nişe eyledün meni mest
İzhâr-ı mahabbet ile pâ-best
Âhir ne içün humâra saldun
Bu mihnet-i intizâra saldun
Saldun dil-i zâra nâr-ı fürkat
Kıldun gözümi pür-âb-ı hasret
Gönlüm odı kıldı yana yana
Âheng şafak tek âsmâna
Yaşum suyı oldı vara vara
Bir bahr ki yoh ana kenâre
Men istemezem bu günde hem-dem
Yanumdan ilet hayâlüni hem
Olmaya düşüp hayâlün ey meh
Oda yana suya bata nâgeh
Ser-mest-i şarâb-ı iştiyâkem
Medhûş-i tehayyür-i firâkem
Koyma gamunı menümle hem-râh
Fâş eylerem anı halka nâgâh
Ser-mestde ihtiyâr olmaz
Medhûşda i‘tibâr olmaz
Cân oldı gamun gelende ber-bâd
Teşvîş-i fenâdan oldum âzâd
Gösterdi mana gamun mezâkı
Ayş-ı ebedî neşât-ı bâkî
Ger gelse ecel menüm nem ala
Cân hod yohdur meğer gam ala
Şem‘-i şeb-i mihnet ü belâyem
Âşüfte-i cünbiş-i hevâyem
Sûz-ı dil ile tökülse yaşum
Tîğ-i gam ile kesilse başum
Cândan çıharıp hevâ-yı aşkı
Terk eylemezem belâ-yı aşkı
Bu günleri kim gam içre zârem
Hicrân elemiyle bî-karârem
Ger nâme-i ömre kilk-i takdîr
Gündür deyüben kılursa tahrîr
Eyler meni ol hisâb mağbûn
Kim sûret-i hâldür diğer-gûn
Gün şartı deyerler âftâbı
Bi’llâh ki bu nüktedür hisâbî
Her gün ki görünmez âftâbum
Men gün demezem budur hisâbum
Yoh kimse bu derd-i dilden âgâh
Bu derd-i dil ile neyleyem âh
Derdüm söze geldüğince artar
Oddur yel ile zebâne dartar
Eyyâm-ı visâli eyleyüp yâd
Ol haste bu şi‘ri etdi bünyâd
Bu gazel Mecnûn dilindendür
Ey hoş ol günler ki men hem-râz idüm cânân ile
Ni‘met-i vaslın görüp nâzın çekerdüm cân ile
Görmemişdi gülşen-i ayşum hazân-ı tefrika
Olmamışdı tîre eyyâmum şeb-i hicrân ile
Meh-veşümden dûstlar devrân cüdâ ister meni
Düşmenümdür hîç bilmen n’etmişem devrân ile
Yetse ger âşıklarun eflâke efgânı ne sûd
Yetmek olmaz mâh-veşler vaslına efgân ile
Yaşurup sahlardum elden dâğ-ı hicrânın eğer
Etmek olsaydı müdârâ dîde-i giryân ile
Zevkden dîbâce bağlandı kitâb-ı ömrüme
Koymadı devrân geçe evkâtum ol unvân ile
Ey Fuzûlî ahter-i bahtum müsâid olmadı
Kim olam bir dem mukârin ol meh-i tâbân ile
Söz muhtasar ol esîr-i sevdâ
Bir nev‘ ile oldı halka rüsvâ
Kim Kays iken adı oldı Mecnûn
Ahvâlini etdi gam diğer-gûn
Bu Leylîye Mecnûn güzerde mukâbil olduğıdur ve Gün mukâbelesinde hilâl-i mihri bedr-i kâmil olduğıdur
Bir gün ki bahâr-ı âlem-efrûz
Vermişdi cihâna feyz-i nevrûz
Salmışdı nikâb çehreden gül
Çekmişdi sürûd-ı nâle bülbül
Şeb-nem mey-i nâbı ile lâle
Doldurmış idi kızıl piyâle