Belirsiz bir soluk alıp verişin var
duyuyorum uzaklardan
artık o soluklarda tüm yıldızlardan
şu gökkayalarından koparılmış taş
yoksa otların arasında çırpınan şu
incecik gelincik
gelip giden kırmızısıyla çarpan yüreğim mi benim
yerinde oynatılmış eski yıldızlar
eski mabetlerin gökyüzü gölgesi
gel gör ki o ulu yalnızlık
ellerimle koparıp verdiğim bir şey bu
bırakılmış artık yılanların uğrağı
çaylakların sesini duyduğumuz mabede
birlikte oturup sunarken yakarımızı
neydi o
yüreğinde karmakarışık bir gülü tutuşun
Ellerimi uzatsam
bedenin deniz ormanlarının çiçekleriyle kaplı
içimde bir geçit hiç durma
……….
……….