gece düşleri alır götürür beni
sığınmacı akşamların hüznüne
– ne çok şey anlatılır ya da anlatılmaz
baskının direnmeye davetine
ölümlerin yeniden dirilmelerine
bir kent düşünün her evde bir yaralı
– ya ölüler ya ölemeyenler ya ölümü bekleyenler
düğünlere kan bulaşmış bir kez
– sevgiler tutsak tek kişilik hücrelerde
sular da çürür yetmiş iki gün boyunca
gece düşleri alır götürür beni
dimdik yüreklerin yanında nöbete
şarkı, türkü, şiirle dolmaya
kilit vurulmuş denizlerin dilinde
balıkçıların ağında mavi köpük olmaya
yabancı akşamların karanlık gülleri
mektupların yanıtsız kaldığı günler
acı haberler bizleri bekler kuytularda
yapraklar sessizce hıçkırır ezgilerimizi
gözlerin, dost gözlerin sönmeyen sevgisi
gece düşleri alır götürür beni
elimde bir gül fidanı
kaşların namlu gibi çatıldığı sedirlere
dillerin bıçak açmaz suskunluğu
karanlıklara, antlara, akşamalacalarına
ve sen gelirsin şafağın ilk rengiyle
penceremde kuş olmaya