Bir zamanlar, bir narın ortasında,
her şeyden habersiz yaşarken ben,
bir gün, bir nar tanesinin,
“Gün gelecek bir ağaç olacağım,”
dediğini işittim,
“Gün gelecek bir ağaç olacağım
ve rüzgâr şarkı söyleyecek
dallarımın arasında;
dans edecek gün ışığı
yapraklarımın üstünde;
bütün mevsimler boyunca güçlü
güzel ve görkemli olacağım.”
Bunun üzerine, bir başka nar tanesi,
“Senin kadar genç olduğum günlerde,”
diye söze karıştı,
“ben de hayaller kurardım böyle;
ama olup biteni, geçmişi, geleceği
ölçüp tartabiliyorum şimdi
ve görüyorum ki, boşmuş, boş,
boşun boşu,
ümitlerim de hayallerim de.”
Sonra bir üçüncü nar tanesi
karıştı söze,
“Hiçbir şey görmüyorum ben,” dedi,
“hiçbir şey, bu tıkış tıkış
ve tekdüze hayatta-
öyle büyük, öyle parlak falan
bir gelecek vaat eden.”
Bir dördüncü nar tanesi,
“Fakat, parlak bir gelecek umudu
olmadan da, düşünsenize,” dedi,
“ne kadar manasız olurdu hayat.”
Beşinci nar tanesi,
“Niye tartışıp duruyorsunuz,
olacaklar hakkında
böyle boş yere,” dedi,
“anlam veremiyorum buna, doğrusu,
daha bilmezken şimdi ve burada
ne olduğumuzu.”
Fakat sohbet böyle felsefi
boyutlara varınca
altıncı nar tanesi:
“Şimdi neysek,” diye açıkladı fikrini,
“gelecekte de öyle
sürdüreceğiz, bence,
neysek, o halimizi
ve bu, hiç yoktan daha iyi.”
Yedinci nar tanesi,
“Gelecekte hayatın
ve onu bu tohum ambarından
dışarı taşımanın
yolu olabilecek
çok parlak bir fikir var
aklımın ucunda, fakat,” dedi
“bir türlü sözcüklere
dökemiyorum onu.”
Böyle, böyle tartışma kızıştıkça kızıştı,
sekizinci, dokuzuncu, onuncu,
derken bütün nar taneleri
tartışmaya karıştı
her ağızdan bir ses değil,
sanki birkaç ses birden
çıkmaya başladı bir an
ve ben söylenenlerden artık
hiçbir şey anlamaz oldum.
Bunun için de, tuttum hemen o gece
taşındım bir ayvanın içine,
Birkaç çekirdek vardı
ayvanın ortasında sadece;
ve ortalık sessizdi,
sessiz ve çürüyecek kadar rahat,
sanırım, bu nedenle.
Çeviri: Cahit Koytak