Bir kent kuracağım size papatyalarla!
Kuracağım size harç koymadan, ölçüp biçmeden
Yok edemeyeceğiniz bir yapı,
Bir köpüren belirginlikle
Dayanacak ve şişecek, burnunuza anıracak bir yapı,
Hem de donmuş burnuna Partenonlarınızın, Arap
Ve Ming sanatlarınızın.
Dumanla, sıvaya dönüşmüş sisle
Ve davul derisinin sesiyle
Kaleler kuracağım size göz kamaştıran, yamyassı eden,
Karşılarında sizin kaç bin yıllık düzeniniz ve
Hendeseniz
Bir saçmalık, bir zırva, bir nedensiz toz kesilecek.
Ölüm, ölüm! Ölüm hepinize, yaşayanlara hiçlik!
Evet! İnanırım Tanrı’ya! O bilmiyor bunu elbette!
İnanç! İlerlemeyen için aşınmaz pençe,
Dünya! Oh a boğulmuş dünya, soğuk karın!
Bir simge bile değil, hiçlik hep! Karşıyım, karşıyım
Karşıyım ve gebermiş köpeklerle besliyorum seni.
Tonlarla, anlıyor musunuz, tonlarla koparacağım
Sizin dirhem dirhem esirgediğinizi benden.
Yılanın zehiri can yoldaşıdır onun,
Can yoldaşıdır ve bilir gerçek değerini.
Kardeşler, cehennemlik kardeşlerim benim,
Güvenle gelin ardımdan.
Kurt dişleri kurda saldırmaz,
Saldırdığı koyun etidir.
Karanlıkta daha açık göreceğiz kardeşlerim.
Labirentte bulacağız doğru yolu.
Burda sana yer var mı, iskelet, bıktırıcı, sidikli, çatlak çömlek?
Gıcırdayan makara, nasıl da duyacaksın dört dünyanın gergin halatlarını
Onlarla bağlayarak parçalatırken seni!