“Filmlerimden en çok Uzak’ı severim,
sebebi çok üşümem.”
Mehmet Emin Toprak (1974 – 2 Aralık 2002)
1
İnsan bir dağ yalnızıdır Mehmet,
bakar bakar da kendini anlayamaz
sen bir kış ikindisiydin, Kasaba’dan gelmiştin – –
köylerin şehirlere ağlamış hâlidir kasabalar
ah, kasabalar konuşmaz!
– Ben seni köpeklere dağları gösterirken gördüm müydü hiç!
2
Kış infilâktı, kar uzunuzak ne zaman yağmıştı
kar kan kırılma Çanakkale’nin oralarda şimdi
Yenice yenilmek midir,
gözlerimin kışında!
İnsan bir geyik edasıyla
dönüp dönüp de kaçında bakar ki ömrünün romanına – –
sahi, A4’te kaç sayfa ki bir insan ömrü,
pelikülde okunmuş bir roman mıydı Mayıs Sıkıntısı!
— Gelsem, sen yine orda mısın!
O, türkülerde geçen yolları bükülüp giden Yenice neresi ki!
3
Aşk çocuk,
ölüm tanrı ahıdır!
İnan ki görmedim, bir çocuk kirli gök döktü bardağıma demin
herkes en acı kendine bağırır Mehmet Emin!
4
Dudaklarda, alınlarda anlamlar arama Bilge Nuri
bu dudak yırtıldı, bir pıhtı şimdi bu alındaki çıkıntı
bu..bu filmi çeken de montajda soğur
ah, kalbim öyle diyor!
Bu..bu fotoğraf artık ağlamak istiyor!
5
Bak, yalnız ve yenik bir çocuk orda
gemilere baka baka
kaçak ve kirli uyumuş mutsuzluğa – –
gemiler görünmezliktir Mehmet,
ne Verlaine, ne Rimbaud, ne Yahya Kemal
hiç kimse sığdıramamış kendini o uzak mutluluğa!
6
Tarifi güç bir kadını seviyorum ne zamandır
seni ve ölümü düşündükçe
boyu kısa, saçları uzun bir kadın–o biçim!
Adı kısa parabellum! Zorlasam, önden arkadan sevişecek!
Ölümü iyi anladın ya sen Mehmet,
Allah bilir kadından da iyi anlarsın!
Ben pekiyi anlayamıyorum demek ki,
bak, tetiği bile çekemiyorum!
7
Yaşlandıkça anlıyorum ki,
Aşk-Kadın, Hayat-Ölüm birer korku ikiliği her ikisi
diyeceksin ki, korkunun ecele faydası yok
çekilecek tetiği elbet bir gün biri çeker
öyle ya da böyle ölüm hep kalır!