insanlar gürültü yapmayı sever
sesler azaldığı zaman kaya çatlağında
seslenen kalmayınca pembe evlerden
alır avcuna kuş kadınlarını
tehlikeli kayalardan geçirir
davul sesini keman teline çevirir
insan bir iniltidir sayfa uçlarında
yazılır, anlaşılmaz, susar duyulmaz
sonsuzluğun merkezi dünya
dostlardan mektup bekler karbon kopyalı
vurur davulun tokmağına
bağırır papaz çırakları
yaşadım saymayın bendeki katmanları
kuş sesi çıkarır sevdiğine
anlamadın bir türlü kanatlı canavarını
son sesi kalp iniltisidir
ayrılık ve bozgun tohumlarından
tıs der susar, en küçük gürültüsü
insanlar bir dikenli çalı
yangın çıkarmayı sever, ateşi eksildiğinde
alevi kısılmışken dürüst insanlar yurdunda
kasaba evine ateş yakar, buz parçacığından
sıcaklık kalmamıştır onun evreninde
sevgilisi yataklama, arkadaşları derin koy
evi, odası keseli kurt
sormayın ona destek direklerini
parmak izi bırakmadan çıkarılan yangınları
dumanda boğuldu su kabakları
uykudayken bile tehlikeye düşmez
yanar durur onun çırası
insanlar azalmayı, kaçmayı sever bir türlü
porselen dişleri gülmemiş
insanlar ağlamayı sever, hangi biri
son gününde tüy bulut
savaşlar karartır siyah dumanlarla yüzünü
insanlar silmeyi sever barut hakkını
her silah patlayışına bir imza
gözyaşları kireçli bir salgı
ağlar çit bitkilerine, barış ağaç kabuğu
çivi çakar ihtiyar dağlara
kan üzerine acı çeker büyük sığlıklarda
ağlasa, yanakları benzer karadut ağacına
sussa, horoz dövüşünden gürültüler gelir
yangınlar benzer ağaç dalına