Sevgili dostlar, ince kirpiklerle uğrayın
Siz bey evlerine, hoş bileziklerle uğrayın
Oynayalım, dikine barını bir kere
Arnavut saz takımıyla, aşşahtan gelirim diyene
Çift sarı telde, dik kaba hicazlar çıkaralım
Bir ayak, iki ayak derken eskisi gibi
Dünya dönsün içimize, o yürek kokan eşikte
Çift beyaz güvercinler üstünde dönelim
Siz isteyin bu gidişte, kızlar pancara pancara
diyelim, bitkin aşıklar gibi sarılalım birbirimize
Dört nağmeli müzik satırıydık gün içinde
O kahraman kitap sayfaları, okurken efe gibi saplandığımız
O mavi mine şiirler, oya işlemeli gümüş kemerimize
O Debreli Hasan öyküler, anlatıp bitiremediğimiz
Fatih”te, Şekerci Handa roman değil miydi düşünüp yaşadığımız?
Biz büyük bir yazın sayfasıydık
Gülüşümüz çınlardı limon iskelesinde
Yüzgeçlerimiz çırpınırdı sudaki ay izlerinde
Sevgili dostlar, makamdan makama geçtik işin içinde
Günden güne, saatten saate değişti isteklerimiz
Şimdi beyaz mendil sallıyoruz birbirimize
Sen gittin, keman için yay bağlarına
Ben gittim, büyük cevizin dibine; çıkrık oynamaya
Hep güle oynaya, takvimleri eksilttik durduk aramızda
İşte zilli def, davul zurna
Delilo’yu çıkaralım üç ayakta
Kaytan işlemeli zamana karşı duralım
Bu yılı koparmayalım, kalsın takvim sayfasında
Güzleri durduralım, gözler kapalı kalsın
Yaşanmasın kalan zaman
Boğaz aksın dursun iki ateşin arasında