Gerdekte, düğün aleminden uzak,
Oturmuş Amor sana sadık ve titriyor,
Sakın ha misafirlerin sırları fırıldak
Gelin döşeğinin gizemini bozmasın diyor.
Mistik kutsal pırıltılar parıldıyor
Önünde alevlerin mat altını;
Bir buhur anaforu etrafı sarıyor,
Doğanın zevkini çıkarasınız diye azılı.
Nasıl çarpıyor yüreğin saatin çaldığında,
Konuklarının gürültüsünü kovan.
Nasıl da yanıyorsun o güzel dudaklara,
Birazdan kapanan ve tamanen susan.
Acele ediyorsun, bitirmek için herşeyi,
Onunla kutsal yere doğru girmeye;
Ateş, bekçinin ellerinde evrenin neyi
Azalıyor, mum gibi sakince bitmeye.
Nasıl da sarsılıyor buselerinin çokluğunda
Göğüsleri ve mut çehresi;
Ancak cesaretin erkini zorluyor anında.
Ki ürperten sadece şiddeti,
Amor yardım ediyor onu çabucak soymaya,
Ama senin yarın kadar çevik değil;
Ve sonra sımsıkı kapatıyor gözlerini, güya
Muzip, uslu, bilakis aranızda rezil.
Çeviri: Musa Aksoy