Tasayla türkü söylemeyin
Gecenin inzivasından;
Yo, o, hoş sevdadır deyin,
Sıcacık sohbet için bir gam.
Kadının kocaya verilmesi gibi
En güzel yarısına vardığında,
Gece ömrün yarısıdır harbi,
Ve en güzel yarısıdır aslında.
Sevinebilir misiniz o günden ötürü,
Sadece neşenizi kesen?
Oyalanmak için iyi gelir götürü,
Başka şeye yaramaz aslen.
Ancak geceleyin kimi anlarda
Tatlı fenerin ışığı akarsa,
Ve ağızdan yakın ağıza
Şaka ve aşk boşalırsa.
Eğer taze ve oynak oğlan,
Ham ve ivedi tersine eğlerse,
Çoğu kez ufacık armağan
Olan basit oyunlarla eğlenirse;
Eğer Bülbül sevdalılara
Müşfik havalar öterse,
Onlar esir ve gamlılara
Yalnız Ah, Vah gibi gelirse.
Kalbin onca yağmasıyla beraber
Siz dinlemezseniz o çanı kebir,
Ki o oniki tamdır vurmasıyla her
Defasında huzur ve güven verir.
Dolayısıyla şu uzun günün ramağında
Unutma ve Hatırla, sevgili Yüreğim:
Her bir günün derdi vardır sonunda,
Ve asıl gecede gelir keyfim benim.
Çeviri: Musa Aksoy
Wilhelm Ustanın Çıraklık Yıllarından alıntı bir şiir.
Öyle bir zaman ki, kadınlar evlerine kapanmış ve serbest çalışması düşünülemez bile. Goethenin kahramanı Wilhelm, o zamanların kadınlarına tamamen zıt bir karakter sahibidir. 18 YYda kadın duygusal ama pasif, doğacan ve ana gibi terimlere eşdeğer edinilmektedir.
Gülşen (Philine) zamanın kadınına layık biri olmadığı, ancak yalnız ve serbest çalışan, dolayısıyla aile himayesi altında olmayan bir kadın olarak, mecburen oyuncu kimliğini sırtlayan biri olduğu irdelenir.
Aynen Wilhelmin zamana aykırı tutumu ve tavırlarıyla, hayatı/nı eleştirmesiyle, hatta temel eğitimin mi yoksa işin/mesleğin mi insanın kaderini belirlediği sorgulanır.
Ve böylece Wilhelm ve Gülşen arasında, şimdiki günümüzde aslında pek/hiç çelişki sayılmayan, veya toplumun kimi kesimlerinde halen sayılan, bir aşkın niçin (o zamanlar) imkansız olduğu anlatılır.
Goethe bu ikinci eseriyle 225 yıl önce, aydınlanma sürecinin başlamasına ivme vermiş olmakla kalmayıp, halen mevcut fikir ve değişimlere, ışık açmıştır.
Yukarıdaki şiir tüm romanın bir nevi atan kalbidir.