Yanaşıyorsunuz yine, sendelenen kılıklar,
Erkence, vaktiyle fersiz nazarlara görünen.
Sizi bu sefer hiç tutmaya yelteniyormuyum?
Yüreğimi hala o evhama eğik seziyormuyum?
Kapalı dürtüşüyorsunuz! Tamam, buyrun halledin,
Buhar ve sisden nasıl etrafımdan kalkarsınız;
Sinem delikanlı sarsılmış seziliyor
Cazip nesiminizle, esrarengiz esintinizin.
Beraberinizde neşeli günlerin resmini getiriyorsunuz,
Ve kimi sevimli gölgeler çıkıyor göğe;
Bir eski, yarı kısık efsane gibi
İlk aşk ve dostluk ulaşıyor yükseklere;
Acı yenileniyor, kederde tekrarlıyor
Hayatın labirent divane seyrini
Ve iyileri sayıyor, kimi güzel saatlerde
Bahtın kandırdığı, önümde ansızın kaybolan.
Duymuyorlar, arkalarından dökülen nağmeleri,
O ruhlar, benim ilk söylediklerim;
Kaybolmuş şen mahşer,
Susmuş, ah! O ilk aksiseda,.
Derdim sesleniyor yabancı topluma,
Alkışları dahi kalbimi endişelendiriyor,
Ve daha neler, aryamla dağlanan,
Yaşıyorsa eğer, dünyada dolaşır elvanlı.
Ve beni çoktan kesilmiş bir hasret yakalıyor
Sahi ve sakit, deha alemine,
Belirsiz selenlerle uçuyor şimdi
Benim peltek türküm, Eol harpı gibi,
Bir dehşet kapıyor, yaş akıyor ardıl,
Keskin yürek, narin ve yufka hissediliyor;
Sahip olduğumu çok uzaklarda görüyorum,
Ve kaybolanlar bende gerçeğe dönüşüyor.
Çeviren: Musa Aksoy
Not: Bu şiir GOETHE’nin dünya edebiyatına miras bıraktığı FAUST’un girişidir.